LAYIK OLMADAN MAKAM SAHİBİ OLANLAR ASTLARINI ISIRIP ÜSTLERİNE KUYRUK SALLAR

(Toplumsal İlişkiler 1781)

وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَا فٖي كُلِّ قَرْيَةٍ اَ كَابِرَ مُجْرِمٖيهَا لِيَمْكُرُوا فٖيهَا وَمَا يَمْكُرُونَ اِلَّا بِاَنْفُسِهِمْ وَمَا يَشْعُرُونَ  
“Böylece her kentin ve ülkenin ekâbirini (zenginlerini ve idarecilerini) oranın mücrimleri  (kötüleri) kıldık (ve bir müddet fırsat tanıdık) ki, orada (halka) hile yapsınlar (ve şeytani düzenler kursunlar!..) Halbuki onlar aslında kendilerinden başkasına hile yapmıyorlar, (kendi sonlarını hazırlıyorlar) ama farkında değillerdir.” (Enam/123)

Şu makam hırsı öyle bir hastalıktır ki, bulaşıcı veba, taun gibi sıkıntılı bir hastalıktır. İnsan kendine dikkat etmezse hemen anaforunun etkisine alıverir. İnsan o girdapta bocalar durur. Menfi etkisinden de uzun süre kurtulamaz.  

          İmam-ı Gazali; “layık olmadan makam sahibi olanlar, astlarını ısırıp, üstlerine kuyruk sallar” derken bu tehlikeli hastalığa düçar olanları sanki kuduz hastalığına yenik düşmüşcesine anlatır durur.

          Makam sevdası insanda olmamalıdır. Sultanlık dediğin bir gürültüden ibarettir, hiç kıymeti yoktur. (Hazret-i Ömer’in dediği gibi “Alan olsa hilafeti bir dirheme satardım!” Nitekim vakti gelip oğlu Abdullah’ın Halife olması teklifi ortaya geldikte demişti ki “Bir evden bir kurban yeter!”) 

         Makamlar gelip geçicidir. O halde makam hırsı insanı aldatmamalıdır. Makam istenmez, isteyene de verilmez, verilmemelidir. Makam ancak insana tevdi edilince alınabilir. Makamda liyakata önem verilmelidir. İşin ehli kimse ona verilmelidir. Zaten layık olmayanlar makama geçtiklerinde kendinden alttakilere zarar verebilirken, üstündekilere de ancak kuyruk sallarlar. Geliniz mevzumuzu makam mevkiye dair söylenmiş güzel sözlerle bitirelim:

* Şeytan uyuyakaldı bir gün. Rüzgar sert esti. Üç tüy düştü şeytandan dünyaya. Biri paraya yapıştı, diğeri mevkiye, öteki de ihtirasa. O günden sonra şeytan hiçbir iş yapmadı. (Dostoyevski)
* Mevkii için milleti feda eden değil, aksine gerektiği zaman millet uğruna mevkiini, hatta hayatını verebilen adam büyük adamdır.(Hüseyin Nihal Atsız)
* İnsanın en büyüğü, en yüksek mevkide iken tevazu gösteren, kudret sahibi iken affeden ve kuvveti olduğu vakit adaletle hareket edendir.(Abdulmelik bin Mervan)
* Mevki sahibi değildir diye kaygılanmasın kişi, o mevkiye layık olabilmek için çalışsın. Şan ve şöhret sahibi değildir diye üzülmesin kişi, bunları hak edebilmek için çabalasın. (Konfüçyus)
* Ulu makama, iyi bir konuma tırmanmak çok zordur; oysa oradan düşmek kolaydır. Ağır taşı düşün; yerden kaldırıp omuza koymak ne denli güç değil mi? Ama o taşı yere bırakmak öyle kolay ki (Beydeba)

          Layık olmadıkları makamlara pat diye getirilenlere çok dikkat etmek lazım. Hele bir de yöneticilerin etrafında etten duvar örmüş yalakaları da gözardı etmemek gerekir. Çok tehlikeli ve acımasız olurlar. Astlarını ısırarak, üstlerine kuyruk sallarlar.

Şemsettin ÖZKAN
12.05.2025 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-1000kitap.com
5-starfikir.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir