(Toplumsal İlişkiler 593)
قَوْلٌ مَعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِنْ صَدَقَةٍ
يَتْبَعُهَٓا اَذًىؕ وَاللّٰهُ غَنِيٌّ حَلٖيمٌ
“Gönül alıcı tatlı bir söz söylemek veya bir kimsenin ayıbını örtüp kusurunu bağışlamak, peşinden başa kakma ve incitme gelen bir sadakadan daha değerlidir.Öyle ya, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, dolayısıyla sizin vereceğiniz sadakalara da ihtiyacı yoktur; bununla birlikte, O ceza vermekte acele etmez,
sonsuz şefkatiyle yumuşak davranır.” (Bakara/263)
Şems-i Tebrizi;“birine öyle bir söz söyle ki ya yaşat ya da öldür ama asla yaralı bırakma” derken sözün gücünü mü anlatmak ister? Ya hz. Mevlana; “kişinin kendi değeri sözünden belli olur” cümlesini kurarken dikkatlerimizi nereye celbetmek istiyor acaba?
Sözün israf edildiği bir çağda sözün değerinden söz etmek altın kadar kıymetlidir desem abartmış olmam. Atasözümüz her ne kadar söz gümüşse sükut altındır dese de. “Söz ağızdan çıkar,” “söz namustur” ifadelerini de iyi etüd etmek gerek.
Sözün değerini israf edilmemesi gerektiğini aşağıda vereceğim örnekler çok güzel anlatıyor değerli dostlar! Buna bir bakıma susarak sohbet anlamında sükuti sohbet de diyebiliriz aslında.
İki derviş bir araya geliyor ve uzun uzun susuyorlar. Üç beş saat süren bir sessizlikten sonra içlerinden birir kalkıyor ve gitmeye davranıyor. Ayrılırken kucaklaşıyor ve ‘ne güzel bir sohbet oldu’ diyorlar. Oysa günümüzde söz o kadar ulu orta, o kadar lüzumsuz yere sarfediliyor ki bir ehemmiyeti kalmıyor.
İki Finli çorbahaneye gidiyor ve çorbaya kaşık sallamaya başlıyorlar. Hiç konuşmuyorlar. Çorbalarını içtikten sonra biri; “çorba güzel,” diyor. Diğeri itirazla ‘buraya konuşmaya mı yoksa çorba içmeye mi geldik?’ diyor,
Akira Kurosawa’nın Ağustos’ta Rapsodi filminden bir örnek verelim: “Kocalarını Hiroşima’da kaybetmiş iki yaşlı kadın, boyunları eğilmiş, toprağa bakar vaziyette bir koridorun iki ucunda oturuyor ve saatlerce susuyorlardı. Bunu gören torun merak ediyor, uzun sessizlik seansından sonra büyükannenin yanına gidiyor ve “neden hiç konuşmuyorsunuz büyükanne?” diye soruyor. Büyükanne; “bazı insanlar hiç ses çıkarmadan konuşur,” diye cevaplıyor.
Eşrefzade Rumi, Hacı Bayram Veli’nin yanında onbir sene kalmış, bir gün ona “ismin ne senin?” diye soruyor: “Eşrefzade Abdullah Rumi derler,” diye cevaplayınca ona “ne çok konuşuyorsun yahu,” diyor.
Şemsettin ÖZKAN
31.01.2022 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com