(Toplumsal İlişkiler 108)
عَسَى اللّٰهُ اَنْ يَجْعَلَ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ الَّذ۪ينَ عَادَيْتُمْ مِنْهُمْ مَوَدَّةًۜ وَاللّٰهُ قَد۪يرٌۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
“Sizler üzerinize düşeni yapar ve kâfirlere karşı açık ve net tavrınızı koyarak Allah yolunda cihat ederseniz, Umulur ki Allah da sizi onlara üstün kılar ve İslâmî dâvetin kalplere ulaşmasını engelleyen azılı kâfirleri bertaraf ederek, sizinle düşmanlarınız arasında karşılıklı sevgi ve dostluk duyguları yeşertir. Böylece, sizin ortaya koyacağınız güzel ahlâk sayesinde onları İslâm’a kazandırabilir. Bu nasıl olur demeyin, neden olmasın ki; Allah her şeye kadirdir. Aynı zamanda Allah, çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Mümtehine/7)
Oldum olası, harbi insanları severim. Delikanlı, mert, açık sözlü dobura dobura konuşanlar bende nedense ilgi uyandırmıştır. Nedenini bilmiyorum, belki de çok içten bir davranış tarzı olduğundandır diye düşünmüyor değilim, kim bilir?
İsmet Özel şiirinde “benim harcım değil, bir yar sevmek gizliden,” derken Diyarbakır türküsünde geçen;
“Bahçada yeşil çınar
Boyu boyuma uyar
Ben seni gizli sevdim de
Bilmedin âlem duyar,” cümlelerine katılmadığını cümle âleme ilan eder.
Bazı gönül insanları vardır, onlara
hiçbir şey gizli kalmaz. Her şeyi ayan beyan görüverirler. Hz. Mevlana;
“Gönül gözüyle gören hiçbir insanı kandıramazsınız. Sizi açık bir kitap gibi
okurlar,” der.
Bırakınız sözlerinizdeki kalıntıları, söz konusu sevgi ise açık konuşun, gizlemeyin ve bir yerlere saklamayın onu. Kokutmayın, küflendirmeyin. Sunun sevdiğinize cömertçe. Neyi bekliyoruz ki daha? Sevgisini açık eden ve bizi bu yönde eyleme sevk eden, bir Nebinin takipçileri değil miyiz? Evet. O halde bu gizemli davranışlar niye? “Biriniz kardeşini (Allah için) seviyorsa, ona sevdiğini söylesin.” (Ebû Dâvud, Edeb 122, (5124); Tirmizî, Zühd 54, (2393).)
Hz. Enes (r.a) anlatıyor:
“Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ‘ın yanında bir adam vardı. Derken oradan birisi geçti. (Aleyhissalâtu vesselâm’ın yanındaki):
“Ey Allah’ın Resulü! Ben şu geçeni seviyorum.” dedi.
“Pekiyi kendisine haber verdin mi?” diye Aleyhissalâtu vesselâm sordu.
“Hayır!” deyince,
“Ona haber ver!” dedi. Adam kalkıp, gidene yetişti ve:
“Seni Allah için seviyorum!” dedi. Adam da:
“Kendisi adına beni sevdiğin Zât da seni sevsin!” diye mukabelede bulundu.” (Ebû Dâvud, Edeb 122, (5125).)
Gülgün Solmaz da “bu kadar zor mu sevdiğini söylemek” adlı şiirinde insanda var olan “sevgiyi dile getirememe” kabızlığına işaret eder:
Bu
kadar zor mu sevdiğini söylemek
Bu kadar zor mu iki kelime etmek
Ayıp mı duygularını belli etmek
Yapsan ne olur ki
Karşındakinin yüreğini okşasan
Hüznüne ortak olsan
Aranızdaki uçurumları büyütmesen
Ne olur söyle
Bu kadar zor mu sevdiğini söylemek
Yüreğini açmak,
Söyle çok mu zor?
Sevgini gizlemeyeceksin artı severken de kırmayacaksın. Bu kalp kırmamak da, çok ama çok önemli… Eskiden tekkelerde dervişlere, iki soru sorarlarmış;
“-Bugün bir gönül kırdın mı?”
“-Namazını kıldın mı?”
Birinciye ‘evet’ diyene, ikinci soru asla sorulmazmış.
Yukarıda söz konusu ettiğimiz Mümtehine suresinin ayetlerinin gelişinden kısa bir süre sonra Allah’ın vaadi aynen gerçekleşti: Mekke kan dökülmeden fethedildi, yirmi yıl boyunca Müslümanlarla savaşan kâfirler bölük bölük İslâm’a girdiler, kin ve intikam duyguları kalplerden silindi ve insanlar, samimi bir dostluk ve kaynaşma içinde bir araya geldiler. Neden? İslam’ın sevgi ve barış dini olduğunu çok iyi bilen sevgili Peygamberimiz ona düşmanlık eden Mekke’leri sevgi dilini kullanarak, asla kinci ve intikamcı bir strateji izlemeden tebliğ görevini yerine getirdi. Mekke’nin fethinde açıktan kılıç çekmedikleri sürece onlara her ne kadar kendisine işkence ve çeşitli düşmanlıklar yapsalar da zor kullanmayacağını güzel sözcüklerle, sevgi cümleleriyle açıkça söyledi. Sonuç Mekke kan akıtılmadan fethedildi. (01.01.630)
Şemsettin ÖZKAN
30.08.2020 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-sorularlaislamiyet.com
4-antoloji.com