(Toplumsal İlişkiler 1857)
اِقْرَأْ كِتَابَكَ كَفٰى بِنَفْسِكَ الْيَوْمَ عَلَيْكَ حَسٖيباً
“(Ve o gün ona şöyle denilecek:) Oku sicilini (hayat filmini, seyret yaşadıklarını). Bugün kendi hesabını kendin çıkaracak durumdasın!” (İsra/14)
Bu ayeti şu şekilde de anlamak mümkündür: “Bu dünyada gerek çevrenin olumsuz şartları, gerekse insanın birçok kötü arzu ve ihtirasları, onun akıl, duygu ve basîretini bağlayabilmekte, iyilik ve kötülükleri görmesini önleyebilmektedir. Buna karşılık, bu âyete göre, ahirette insan sözkonusu olumsuz âmillerden kurtulacağı için kendi hesabını bizzat kendisi yapacak, dünyadaki amellerinin değeri hakkında hüküm verecek ve kendisini ibrâ veya mahkûm edecek bir ruh olgunluğuna ulaşacaktır.” (Diy. Vakfı Meali 14. Ayet Açıklaması)
Sigmund Freud’un; “kendinizi kıyaslamak zorunda olduğunuz tek kişi, geçmişteki sizsiniz” derken, vermeye çalıştığı mesaj tam olarak rakibinizin yine kendiniz olduğudur. Yani insan kendi ile yarışmaktadır. Bilesin ki, senin nefsindir asıl düşmanın.
Peki insan kendisiyle yüzleşmezse, kendini sorgulamaz ise ne olur? Ne olacak hasetçi, fesatçı olacak. Marcel Proust “öyle hassas insanlar vardır ki, kendi tuttuğu yaşları, başkasının gözlerinde görünce çıldırır” derken, bize kıskançlığın doruklarının nasıl olduğunu anlatır.
Nasıl bir şey ki bu hasetlik, (kıskançlık) kendi gözünden akması gereken yaşların başkasının gözünden akmasıyla deliye dönüveriyor? Ateşleniyor, gazaplanıyor, öfkeleniyor.
Kıskançlık, bir kişinin veya bir ilişkinin yitirilmesinden korkulan karmaşık bir ruhsal yaşantı ve olumsuz tutumdur. Bunun dışında başkasının sahip olduğuna kişinin kendisinin de sahip olma gerekliliğini hissettiren bir duygudur. Türk Dil Kurumu kıskançlık kelimesini şöyle açıklamıştır: “Bir kimse bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutum, günücülük, hasetçilik, hasetlik, hasutluk” (vikipedi)
Ancak haset kontrol edilemezse, yapılan iyilikleri yok edip, her şeyi mahvedebilir. Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Hasetten sakının. Çünkü ateşin odunu yakıp tükettiği gibi haset de iyi amelleri yakar, bitirir.” (D4903 Ebû Dâvûd, Edeb, 44; İM4210 İbn Mâce, Zühd, 22)
Fesat insanlar öyle insanlardır ki, yüzünüze karşı bir cümle dahi kuramazlarken, arkanızdan kompozisyon yazarlar. Hz. Ali efendimiz; “sakın unutmayın; haset edenin huzuru, çabuk küsenin dostluğu, yalancının yiğitliği olmaz” derken, kıskanç kişinin psikolojik olarak, karşısındaki kişiden ziyade, kendine verdiği zarara, yani kısacası çok huzursuz oluşuna dikkatlerimizi çeker.
Kıskançlık Tolstoy’un ifadesiyle; “insanı alçaltan ve küçülten bir duygudur.” İnsanın izzeti şerefini koruması için, en azından fesat olmaması lazım. Kendi kendine özeleştiri yapabilmesi lazım. Dışarıya çıkıp suçlu aramaması lazım. Acaba ben nerede hata yaptım diyerek bir an evvel geçmişinde yaptığı yanlışlardan dönmesi lazım. Yoksa aşırı kıskanç, fesat biri olması içten bile değil.
Şemsettin ÖZKAN
27.07.2025 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com