KENDİ AKLINIZIN FESATLIĞINI KARŞILAŞTIĞINIZ HER İNSANDA ARAMAYIN

(Toplumsal İlişkiler 1670)

وَدَّ كَثٖيرٌ مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يَرُدُّونَكُمْ مِنْ بَعْدِ اٖيمَانِكُمْ كُفَّاراً حَسَداً مِنْ عِنْدِ اَنْفُسِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْحَقُّ فَاعْفُوا وَاصْفَحُوا حَتّٰى يَأْتِيَ اللّٰهُ بِاَمْرِهٖؕ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَدٖيرٌ 

“Kitap ehlinin çoğu, kendilerine gerçek bütün açıklığıyla belli olduktan sonra sırf kalplerinde size karşı besledikleri kıskançlık duyguları yüzünden sizi iman etmenizden sonra küfüre döndürmek istediler. Siz onlara aldırmayın ve Allah’ın hükmü gelinceye kadar kendi hallerinde bırakın. Şüphesiz Allah her şeye güç yetirendir.” (Bakara/109)

Kime ait olduğu yazmayan bir sosyal medya paylaşımında; “kendi aklınızın fesatlığını karşılaştığınız her insanda aramayın” denilmesi ne kadar müthiş bir tesbit öyle.

               Fesatlık, fesatlık yapmak bozgunculuk yapmak, ara bozmak, işe hile karıştırmak, işlerin karışması için çabalamak şeklinde kötü yorum yapan kişilere verilen bir ifadedir.

Kısacası arabozanlık olarak bilinir. Fesatlık arabozan insanlara verilen bir ifadedir.

               Bazıları doğuştan fesattır sanki. Her şeyde bir bit yeniği arar dururlar. Herkesin kendileri gibi üçkağıtçı olduğunu düşünürler. Bilhassa orta yaş grubuna mensup olanlar.                              

               Oscar Wilde der ki; “yaşlılar her şeye inanır, orta yaşlılar her şeyden şüphelenir, gençler ise her şeyi bilirler” derken insanın bu evrelerindeki değişimlere değinir. Septik şüpheci bakış açıları herhalde geçmişle gelecek arasında durduklarından olsa gerek ince eleyip sık dokurken araya fitne fesatlık da giriyor olmalı.

               Lakin fesatlığın en çok beslendiği asıl konu insanların doyumsuzluğu. Ya da kendini bir şey zannetmesi. Hiçlik terapisi yapamaması. Nefsin tezkiyesinin yapılamaması gibi diğer faktörleri de ekleyebiliriz. 

              Tesadüfe pek inanmam, tevafuk demeyi tercih ederim. Zaman zaman karşıma hüsni hat yazısıyla yazılmış çok sevdiğim bir yazı çıkar:  HİÇ… Hiç kavramı bir şeyin azlığını, önemsiz ve değersiz oluşunu anlatırken, asla onun yok oluşunu ifade etmez.

             Her çeşit psikolojik ve sinir hastalıkları, nefsimizin  komplekslerinden ortaya çıktığı, bilinen bir gerçektir. Olumsuz yaşantı ve duygular, nefiste kendini savunmak için, kompleksler meydana getirir. Kompleks yapılanma bilinçaltımızda adeta saatli bir bomba gibi patlamaya hazır beklemektedir. Pimi çekildiği an insanda onulmaz yaralara yol açar. Kin, hasetlik, fesatlık başkalarını küçük görme gibi birçok olumsuz duyguların kaynağı, “hiçlik terapisi” yapamamaktan kaynaklanır. “Hiçlik terapisi”nin en iyi uygulayıcılarından Hz. Şems, Hz. Mevlana’da ilk benliğini kırma operasyonunu yaptı. Hz. Mevlana’yı o dönem üniversite rektörlüğü koltuğundan indirerek, onun en büyük egosunu yerle bir etti. Bu yüzden olsa gerek, o sihirli “hiçlik terapisi” formülünü Hz. Mevlana şu şekilde açıklamıştır:    

“Sen benim dünyada ünümü duymadın mı hiç? Ben bir hiçim hiç…”

Şemsettin ÖZKAN
21.01.2025 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir