(Toplumsal İlişkiler 1561)
اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِؕ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
“Onlar, Rab’lerine yürekten iman eden ve Allah’ın öğüt ve uyarılarla dolu Zikri ve en büyük mûcizesi olan Kur’an sayesinde akılları ve kalpleri doyuma ulaşan, huzura kavuşan kimselerdir.
Onlar, Kur’an’dan daha açık, daha ikna edici bir mûcize olamayacağını bilen ve kalpleri ancak onunla tatmin bulup sükûnete kavuşan kimselerdir. Şunu iyi bilin ki, kalpler ancak Allah’ın Zikri ve en büyük mûcizesi olan bu Kur’an sayesinde şüphelerden arınır; inkâr ve nifak hastalılarından, ruhsal çalkantılardan kurtulur ve gerçek anlamda mutluluk ve huzura kavuşabilir! Allah’ı zikreden, O’nu duyumsayan gönüller, varlık âleminde yalnız olmadıklarını bilir, dâimâ O’nun yakınında ve himayesinde, güvence içinde olduklarını hissederler. Allah’ın zikriyle, O’nun gönderdiği Kur’an mûcizesiyle doyuma ulaşmayan kalplerin, başka bir şeyle huzur ve itmînân bulmasına imkân yoktur!” (Rad/28)
Kime ait olduğunu bulamadığım enfes bir söz daha; “Kalp her şeyin Allah’ın elinde olduğunu anlayınca sakinleşir.”
İşin gerçeği kalpler ancak Allah’ı anmakla huzura ermiyor mu? Allah’ın zikriyle doyuma erip mutmain olmuyor mu? Sadece insanlar değil nebatat, hayvanat, görünmeyen varlıklar âlemindeki tüm canlılar için söz konusu bu.
Kurban bayramı günlerinde kurban edilecek hayvanların kesimi esnasında onların, tekbirler ve Allah’ın adının anılmasıyla, nasıl sakinleştiklerini, çok müşahede etmişimdir. Hayvan resmen teslim oluyor, rıza gösteriyor, Allah’ın adının zikredilmesiyle sanki huzura ermişcesine boyun büküyordu. Lisan-ı hal ile bize de; “ey Allahım! Sana kurban olduğum bugün, benim bayramımdır” diyordu.
Hz. Mevlana boşuna demiyor ‘‘senin aşkına kurban olduğum gün benim bayramımdır’’ diye. Et yediğim gün demiyor, mangal yaptığım gün demiyor, şu kadar et çıktı demiyor, ya ne diyor? Sana kurban olduğum zaman, kalbim herşey senin elinde olduğunu anladığı şu an, işte bayram bu gündür diyor. Yani Hz. İbrahim ve oğlu İsmail’in o muhteşem ritüeli sergilendikleri tüm samimiyetlerini ve candan oluşlarını ortaya koydukları, kalplerimiz her şeyin Allah’ın elinde olduğu bilincine erdiği, sakinleştiği bugün huzurludur diyorlar.
Kur’an’da anlatılan Hz. İbrahim ile oğlu İsmail’in hikayesi ne hoştur. Ne güzel samimiyettir, ne kadar candanlıktır, ne doğru dürüsttürler baba ile oğulun o destansı hikâyesi. Ne güzel (Halil) Allah dostudurlar onlar öyle! Allah’ın rızasını hoşnutluğunu kazanmak için ne olağanüstü çabadır onlarınki öyle! Biri ta yaşı ilerlemiş bir zaman diliminde evlat sahibi olmuş onu da Allah’a kurban ediyor, diğeri ise daha çocuk, en sevdiği canını Allah için kurban ediyor. Şu kurbiyete (Allah’a yakınlaşmaya) huzura erişe, sakinleşmeye, bir bakar mısınız? Üstelik şeytanın tüm kışkırtmalarına rağmen baba ve oğul, müthiş bir direnç gösteriyor. Şeytanı baba da, oğul da, ayrı ayrı taşlıyorlar. Özgür iradelerini şeytana satmıyorlar. İşte bayram bu dostlar, bayram bu, sakinleşmek bu… Yani Allah’a tam bir teslimiyet. Şeksiz, şüphesiz vıdı vıdı etmeden bağlılık.
Şemsettin ÖZKAN
04.10.2024 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com