KALDI İŞTE ÇOCUKLUĞUMUZ SOKAKLARDA MUTLULUĞUMUZ KURSAĞIMIZDA ÇAYIMIZ BARDAKTA SEVDİKLERİMİZ UZAKLARDA GÜLÜŞLERİMİZ FOTOĞRAFLARDA

(Toplumsal İlişkiler 1566)

اِنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَنْ سَبٖيلِ اللّٰهِؕ فَسَيُنْفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَؕ وَالَّذٖينَ كَفَرُٓوا اِلٰى جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ
“İnkâr edenler; insanlar Allah’ın yolundan gitmesin diye paralarını mallarını harcar. Sonra harcadıkları malları paraları onlara bir iç acısı olur. Harcadıkları malların paraların hasreti içlerini kavurur. Arkasından korkunç bir yenilgiye uğrarlar. Güvendikleri malları paraları hesap günü başlarına bela olur. Keşke malımız mülkümüz paramız olmasaydı diye yakınırlar. Ancak iş işten geçmiş; hüküm verilerek inkâr edenler cehenneme gönderilmiştir. (Enfal/36)

Nostalji geçmişe özlem, nereye kadar götürür ki insanı? Bu hasret insanı yiyip tüketmez mi? Dün çoktan geçip gitmiştir. Takılıp kalmamak lazım. Ama illa da o eski günler nerede deriz.

            Nerede o eski bayramlar deyip iç geçirir dururuz. Sanki gelecekler, bizimle hasret giderecekler gibi. Bu özlemi en güzel dillendiren şairlerimizden biri de Nazım Hikmet’tir. 

           Şöyle der; “kaldı işte çocukluğumuz sokaklarda mutluluğumuz kursağımızda, çayımız bardakta, sevdiklerimiz uzaklarda, gülüşlerimiz fotoğraflarda.”

           Deniz Şimşek, “Çocukluğuna İyi Bak” kitabında şu tesbiti yapar: Eskiye, kaybedilene olan özlem, geçmişte o an içinde bulunduğumuz duygularımızı yeniden yaşantılamaya olan arzulardan kaynaklanır ve aslında her biri birer fantezidir. Öyleyse olaylara değil, içindeki hissedişlere, duygulara odaklanacağız. Her şey sadece bir kez yaşanır, ama duygular ve bıraktığı izler bakidir. Anlam arayışımız devam ettikçe, içinde kaybolduğumuz arzuların, fantezilerin esiri olmuş üretkenliğimizi baltalayan her döngü; yaşamımıza ışık saçan deneyimlere dönüşecektir.

           Sakine Uzunhan geçmişe olan özlemi sonbahar
eşliğinde mısralara döker; 
ah sonbahar sonbahar.
yaşanılan güzelliklerin
hüzünlü bir tebessümle anısıdır.
hani eskiye duyulan hüzün dolu özlem.
hani o doymamışlık,
hani o yaşayamamışlıktır sonbahar.
her sararmış yaprağı
yitirilen bir güzelliğin anısıdır.
çiseleyen her yağmur
yitirilmişliğin ardından ağlayıştır.
ve düşen her yaprak
yaşanmamış sevgilerin, hayallerin kendisidir. 

         Anlaşılan o ki, eskiye, kaybedilene olan özlem, geçmişte o an içinde bulunduğumuz duygularımıza yeniden hayat vermeye çalıştığımız isteklerimizden kaynaklanıyor, Her şey sadece bir kez yaşanır, ama duygular ve bıraktığı izler hep baki kalır. 

Şemsettin ÖZKAN
09.10.2024 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-1000kitap.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir