İZİ KALIR ZAMANSIZ GİDİŞLERİN GİDENLER GELMEYİ UNUTUR KALANLAR GÜLMEYİ

(Toplumsal İlişkiler 1574)

وَقَالَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارٰى نَحْنُ اَبْنَٓاءُ اللّٰهِ وَاَحِبَّٓاؤُ۬هُ قُلْ فَلِمَ يُعَذِّبُكُمْ بِذُنُوبِكُمْؕ بَلْ اَنْتُمْ بَشَرٌ مِمَّنْ خَلَقَ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُ وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَاِلَيْهِ الْمَصٖيرُ 
“[Hem] Yahudiler ve [hem de] Hristiyanlar, “Biz Allah’ın çocuklarıyız,  ve O’nun sevgili kulları!” derler. De ki: “Öyleyse, Allah, neden günahlarınızdan dolayı size azap çektirsin? Hayır, siz O’nun yarattığı insanlardan başka bir şey değilsiniz! O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap çektirir: Zira göklerde ve yerde ve ikisi arasında bulunan her şey üzerindeki hükümranlık Allah’a aittir ve bütün yolculuklar O’nda nihayet bulur.” (Maide/18)

Kime ait olduğu yazmayan bir sosyal medya paylaşımında;
“İzi kalır zamansız gidişlerin. Gidenler gelmeyi unutur, kalanlar gülmeyi” sözü, zamansızlığın açtığı badireleri anlatır.

        Ayrılıkların aniden, birdenbire, umulmadık zamanlarda meydana gelmesiyle ilk oluşan olumsuzluk; gidenlerin gelmeyi unutmasıdır. İkinci olumsuzluk da; hemen birinciyle gelen kalanların da gülmeyi unutmasıdır. Ahmet Gazi Ayhan’dan alınan bir Kayseri türküsü (Büyük Bürüngüz köyü) bu durumu çok güzel anlatır. Evin erkeği İstanbul’a çalışmaya gitmiş, köye dönmeyi adeta unutmuştur. Evin kadını da onu beklerken gülmeyi unutmuş aşağıdaki türküyü yakmıştır:                                                                               

Yarim İstanbul’u mesken mi tuttun aman
Gördün güzelleri, beni unuttun
Gördün güzelleri, beni unuttun
Sılaya gelmeye yemin mi ettin aman
Gayrı dayanacak özüm kalmadı
Mektuba yazacak sözüm kalmadı.

Yarim sen gideli yedi yıl oldu aman
Diktiğin fidanlar meyveye döndü
Diktiğin fidanlar meyveye döndü
Seninle gidenler sılaya geldi aman
Gayrı dayanacak özüm kalmadı
Mektuba yazacak sözüm kalmadı
Gayrı dayanacak özüm kalmadı
Komşulara bakacak yüzüm kalmadı.

      Türk Şiirinin unutulmaz şairlerinden Ümit Yaşar Oğuzcan, “Beni Unutma” şiirinde, sevgiliden ayrı düşmenin acılarını lirizmin doruklarında işlemiştir:                                                                            

Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma!

Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma!

O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma!

Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma!

Halâ duruyorsa yeşil elbisen
Onu bir gün benim için giy
Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma!

Büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma!

Evet zamansız gidişler, ayrılıklar, yolculuklar, hep vardır var olmasına da, göklerde ve yerde ve ikisi arasında bulunan her şey üzerindeki hükümranlık Allah’a ait olduğu için, bütün yolculuklar da eninde sonunda O’nda nihayet bulacaktır. Bu yüzden de gidenler gelmeyi unutacaklar, kalanlar da gülmeyi.

Şemsettin ÖZKAN
17.10.2024 KONYA

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-musixmatch
5-siir.me

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir