(Toplumsal İlişkiler 238)
وَاِذَٓا اَرَدْنَٓا اَنْ نُهْلِكَ قَرْيَةً اَمَرْنَا مُتْرَف۪يهَا فَفَسَقُوا ف۪يهَا فَحَقَّ عَلَيْهَا الْقَوْلُ فَدَمَّرْنَاهَا تَدْم۪يراً
“Ama bir toplumu yok etmeyi irade ettiğimiz zaman o toplumun refaha gömülmüş seçkinlerine son uyarı(ları)mızı iletiriz; ve [eğer] onlar günahkarca yaşamaya devam ederler[se], cezalandırıcı yargı artık o toplum için kaçınılmaz olur; ve Biz de onu darmadağın ederiz.” (İsra/16)
2020 yılının eylül başlarında dünya nüfusu 8 milyara geldiğinden bahsediyorlardı. Şimdi kimbilir nerelere geldi? Dünya dar gelmeye başladı insanoğluna ki, Mars gezegeni gibi başka dünyalarda maceralar arıyor. İnsanlar yanyana, alt alta, üst üste yaşıyor ama dünya koskoca bir yalnızlar korosu. Tabiri caizse Özdemir Asaf’ın dediği gibi insanlar insanların içinde insana hasret yaşıyorlar. Ondan sonra da gelsin bir sürü psikolojik hastalıklar.
Çağımızda birçok insanın yalnızlığı yanında kimse olmadığı için değil yalnızlığı, yalnız olduğunu söyleyeceği kimse olmadığı içindir yalnızlığı. Açık alan (agorafobi) korkusu yaşıyor modern insan. Kalabalıklardan korkuyor insanoğlu.
Sanki her an birilerinden veya bir yerlerden kendine bir sıkıntı bulaşacakmış gibi bir korku içinde. İnsanı bazen anlamsız hafakanlar basar. Ne yapacağını ne edeceğini bilemez. Hüzün ve kederler içinde bocalar durur. Hep bir şeylere özlem duyar insanoğlu.
Ayrılıktır bunun adı. Vatandan, sevgiliden, eş ve dosttan ayrılmıştır onun hasretini çeker kalabalıklar içinde. İnsan insanlar arasında insana öylece içini çeke çeke özlem duyar durur. Ama dindiremez o hasretini. Çünkü tek başına göğüsler bu zor durumu. 1983 Konya çıkışlı bir şiirimde insanın insanlar arasında kalmış insana hasret durumunu “Gurbet” şiirimle dile getirmiştim:
Uçun kuşlar uçun gelmez bu illere yaz
Gönül ufukları kapalıdır açılmaz
Cefa eden dilberleri hiç de ağlamaz
İçime beliren bir yabancı gibiyim.
Çalınır nağmelerde hep makam-ı saba
Seni hatırlatır bana düşen her damla
Mahrum etme gurbet onu benden ayırma
Sensizlikten şu ellerde üşür gibiyim.
Oysa ne çok ağlıyoruz dostlar, bu kalabalıklar arasında insana hasret bir damla gözyaşı dökmeden. İnsanın bu özlem dolu hayatında büyüdüğü için mi artıyor dertleri, yoksa büyüdüğü için mi anlıyor gerçekleri bilinmez, ama herşeyin küçükken, toz pembe göründüğü, su götürmez bir gerçek. Bu yüzden olsa gerek, keşke hep çocuk kalsak, diye insanın serzenişlerini, normal karşılamak lazım.
Ancak şunu unutmamalıyız insan toplumsal bir varlıktır. Her zaman insan insana ihtiyaç duyar. Modern toplum yapıları maalesef kapitalizmin etkisinde yalnızlığa, bireyselliğe çekmektedir insanı. Bu durum çok vahim bir durum. Gerçi daha önceki zaman dilimlerinde de o zaman toplumlarının refaha gömülmüş seçkinleri, garibanları ve fakirleri ekonomileriyle, sosyal statüleriyle yalnız bırakmadılar mı?
Bu haller toplumların sonunu hazırlamaya gebedir. Günahın ne derece ileri boyutlara ulaştığının ipuçlarını da verir bize. Bu bir azap mı olur, tufan mı olur, iklim değişiklikleri mi olur, virüs mü olur bilinmez ama insanın insana yabancılaşması yapay insan zekaları kötülerin elinde oyuncak olduğunda sosyal medya birilerinin elinde her çeşit kötüye kullanımlar insanlığın sonunu getirirse buna şaşmamak lazım.
Şemsettin ÖZKAN
26.01.2021 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-demlisozler.com
Çok isabetli bir yazı olmuş hocam. Zamanımız insanlarının durumu aynen belirttiğiniz gibi maalesef. Allah sonumuzu hayr eylesin. Amin.