İNSAN HİÇBİR ŞEYLE GELİR HER ŞEYİN PEŞİNE DÜŞER SONRA HER ŞEYİ BIRAKIP HİÇBİR ŞEYLE GİDER

(Toplumsal İlişkiler 1594)

وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِؕ اَفَلَا يَعْقِلُونَ 
“Kime uzun ömür verirsek onun gelişmesini tersine çeviririz. Hiç görmüyorlar mı? Hiç düşünmüyorlar mı? İnsan bakıma muhtaç bir bebek olarak doğuyor, büyüyor! Sonra bakıma muhtaç ihtiyar olarak ölüyor. Gördüklerinden ders almıyorlar mı? Onlar şöyle mi zannediyor? Biz ilelebet güçlü kuvvetli kalacağız. Kimse bize güç yetiremeyecek. Hayır! Onların sandığı gibi değil. Onları öyle bir hale getiririz ki üflemekle bile yerlere yuvarlanırlar.” (Yasin/68)

Kime ait olduğu yazmayan bir sosyal medya paylaşımında; “insan hiçbir şeyle gelir, her şeyin peşine düşer, sonra her şeyi bırakıp, hiçbir şeyle gider” denilmesi insan için hayatın ne kadar hızla geçtiğini anlatır.

              Ne zaman ölen birini görsek; “daha gençti,ölüm ona hiç yakışmadı, erken gitti, daha yapacağı çok işler vardı. Ani ölümü sevenlerini derinden sarstı” vb. çok sözler duyarız. 

            Mevlana İdris Zengin; “en son ölüm gelir yine de erken deriz” derken vurgulamaya çalıştığı insanın ölüm gerçeğiyle bir türlü yüzleşmek istemediğini ortaya kor.                                                     

            Ömür dediğin ne ki? Bir ezanla geliyorsun bir salâ ile gidiyorsun, bir masal gibi yani bir varmışsın bir de bakmışsın ki yoksun. Ne diyeyim yani senin boş ver bir gün dediğine kelebek bir ömür diyor. Hayat çok kısa dostlar, çok kısa. Bakınız kısa derken bile biraz daha kısaldı, bak bugünde akşam oldu neredesin ay yüzlüm? İşte bugünün özeti: Ömürden bir gün daha bitti. Ömürden saymıyorum eş, dostlarla geçirilmeyenmutsuz, asık suratla geçen günleri.

             2024 Güzelyalı mahreçli “Ölüm ve Hayat” şiirimi burada sizlere takdim etmek istiyorum: 

ÖLÜM VE HAYAT

Bir gün herkes, metruk bir eve benzer.
Dışı harabe, içi anılarla dolu.
Kimse öldüğüne gam yemez de,
Mezarlar duasızlıktan kurur.

Bir gün herkes, kalır penceresiz.
Sefilleri oynarlar evlatsız.
Anneler babalar uzak diyarlarda,
Ölür giderler yapayalnız.

İyi geceler demediği için sırf birileri,
İyi geçmeyen geceler olur. 
Herkes yarım gün aşık olur, 
Aşklar yüreklerde kokuşur.

Ne arar ki insan bu âlemde?
Gördüğü her şey gölgedir.
Kaçarsa kovalar, kovalarsa kaçar,
Kimse bilmez kendini kovaladığını.

İnsanın içinde hep,
Sevdiğiyle el ele tutuşup,
Gezemediği bir sokak kalır.
Kaçamadığı aşk yağmurlarından,
Her köşede bir hayal kalır.

Bir gün elbet anlar herkes,
Sevdiğinin kıymetini.
Sevdikleri gidince etrafından bir bir,
Ruhları bu âlemden göçünce,
Suretleri gözünün önüne gelir.

Bütün günler ölüme doğru gider.
Bir su kenarında oturur,
Ömrünün geçişini, seyre dalar insan.
Mutluluğu ciddiye almaz,
Alkış tutmaz artık, kelepçeli hayatlar.
Bir gün herkes anlar şu sözü; 
“Hayatı anlamazken nasıl anlayabilirsin ki ölümü?”  

Hayat uzadıkça kısalır,
Ölüm kısaldıkça uzar.
Nefesler iğne deliğinden çıkar.
İnsan zamanı harcadığını düşüne dursun,

Zaman insanı harcar. 
Sessiz bir testere gibi, bizi yontar.
Hayatla ölüm arasında,
Şu yalan dünya için; 
Hep; “küçük, küçük” derdin.
Peki şimdi sen, nerdesin?
Nerdesin? Neredesin? 

Şemsettin ÖZKAN
06.11.2024 KONYA

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir