(Toplumsal İlişkiler 487)
وَالَّذٖينَ يُؤْذُونَ الْمُؤْمِنٖينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ بِغَيْرِ مَا اكْتَسَبُوا فَقَدِ احْتَمَلُوا بُهْتَاناً وَاِثْماً مُبٖيناًࣖ
“Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.”(Ahzab/58)
Hani derler ya; “ince düşündükçe inciniyor insan” diye. Zaten inceldiği yerden de ip kopmuyor mu? İşte o an insanın incindiği andır. İncitiyoruz, incittiğimiz yerden de kendimiz inciniyoruz. Ve gün gelir insan; konuşmak yerine susmanın, yaklaşmak yerine mesafe koymanın ve beklemek yerine de unutmanın daha az incittiğini öğrenir.
Fuzuli üstadımız; “karıncayı bile incitmem deme! Bileden incinir karınca. Söz söylemek irfan (anlama, bilme) ister, anlamak insan” derken insanı kırmanın en ince noktasını ‘bile’ kavramıyla izah eder.
İnsan hassas yaratılan bir varlıktır. Eşref-i mahluktur yani yartılanların en şereflisi, en çok hürmet edilmeye saygı ve sevgi gösterilmeye layık olanıdır. Meleklerin Rabbimizin onu yarattığında tazim (saygı) secdesi yaptıkları bir varlıktır. Bu yüzden kendisine saygı ve sevgi gösterilmesini fazlasıyla hakediyor.
Gönül yüce Mevla’nın insanın kalbine yerleştirdiği bir Kabe gibidir. Yapısı Allah’a aittir. Her zaman ve mekanda gönül sahiplerine davranışlarımızda incelik göstermek gerekiyor. İster kabul edelim ister kabul etmeyelim lakin insan ince düşünen bir varlık olduğundan olsa gerek çok çabuk incinen bir karaktere sahip.
Geliniz mevzumuzu bir hikayeyle taçlandıralım: Dervişin biri her yaz yolculuğa çıkarmış. Çıkmadan da berberde saçlarını bir güzel usturaya vurdururmuş. Yine böyle bir anında berberde tıraş olurken gören komşu esnafın çırağı dervişi tanımadığı halde densizliğinden “kabağa bak kabağa” deyip kafasına şaplağı vurup son sürat dükkanı terketmiş. Berber mahçup perişan özür diliyor ama derviş hiç oralı olmuyor, önemsemiyor, aldırmıyor, kızmıyormuş. Derken dışardan bir bağırış, çığırış duymuşlar. Berber hemen dışarı çıkınca bir de görmüş ki, bu densiz delikanlıya son sürat gelen bir at arabası çarpmış. Delikanlıyı o halde kan revan içinde görünce tekrar dervişin yanına dükkanına geri dönen berber;
– Kafana iki fiske vurdu diye kabak deyince ona beddua mı ettin? Demiş.
Derviş;
– Berber efendi kabağın bu işe birşey dediği yok! Bu iş Bostancıya dokunur Bostancıya… Bostancı der ki: Beni isteyen beni bulur. Beni bulan beni bilir. Beni bilen beni sever. Beni seven bana aşık olur. Bana aşık olana ben de aşık olurum.
Şemsettin ÖZKAN
15.10.2021 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com