İÇİNDEKİ AYDINLIĞA YÜRÜMENİN YOLU YOLLARA DÜŞMEKTİR

(Toplumsal İlişkiler 257)


صِبْغَةَ اللّٰهِۚ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ صِبْغَةًۘ وَنَحْنُ لَهُ عَابِدُونَ
“Bizler, Allah’ın verdiği renklerle  boyandık. Çünkü kainatta herşey Allah’ın verdiği renklerle boyanmıştır. Yani Allah tarafından gönderilen ve insanın yaratılış özelliklerine en uygun olan o doğal ve tertemiz inanç sistemine iman ederek, hayatımızın her alanını bu inanca göre şekillendirdik. Çünkü Allah’ın dini, insanın kendi rengi kadar doğaldır, suni boyalar gibi çirkin ve iğreti durmaz, solmaz, pörsümez, silinip yok olmaz. Öyle ya, kimin boyası Allah’ın boyasından daha güzel olabilir? İşte bu yüzden biz, ancak O’na kulluk ederiz.” (Bakara/138)

Nasıl söyleyeyim? Bakmayı öğrenmeli insan. Başkalarının kalbine daha derinlemesine bakmayı. Bu insanların derinliğidir. İnsanın derinliği de olsa olsa onun kalbidir. Kalpten insanı yakalayabilmek için dünyanın en uzun yolculuğuna insanın hazır olması lazım. Zaten en uzun yol insanın içi değil mi?

Hz. Mevlana; “içindeki aydınlığa yürümenin yolu, yollara düşmektir,” derken bizi eylem adamı olmaya, yani İslam literatüründeki adıyla cihat adamı olmaya, ataletten silkinmeye çağırır. İnsanın kendisine dönmesi demek, fıtratına ve doğal yapısına göre hareket etmesidir.

(Kitab-ü Usul-i’l Aşk)ŞEMSABAD romanımızda bu konuya şöyle değinmişiz:

10. USÛL

Ne cihete hareket edersen et; şark, mağrip, şimal ya da cenup, çıktığın her seferi derununa doğru bir seyahat olarak tefekkür et. Özünün derununa seyir eden kişi, sonunda arzı cevelan eder.”

(Yani; ne yöne gidersen git; doğu, batı, kuzey ya da güney, çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün. Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.)

EY AŞK! SENİ SENELERCE YABAN ELLERDE, HOYRAT DİLLERDE ARADIM. OYSA BENDEYMİŞSİN, BİLEMEMİŞİM. OYALANMIŞIM. KALAKALMIŞIM.

Alaeddin Keykubat Kayseri’nin batısındaki, Keykubat Dağının eteklerinde Şeker gölüne nazır Keykubadiye sarayında yalnızdı ve de yorgundu. Yazları genelde buraya geliyor dinleniyordu. Mis gibi dağ havasını, içine çekerek, gölün hafif durgun sularına baktı:

-Ben ki, Alaeddin Keykubat nereden nereye geldim. Bir zamanlar Malatya zindanında dokuz küsur yıl yattım. Sonra Allah’ın inayetiyle sultan oldum. Devletimi kuzeyden güneye, batıdan doğuya geliştirdim, ekonomik, siyasi ve kültürel yönlerden doruk noktasına çıkardım. Doğuya, batıya, kuzeye, güneye seyahatler yaptım. Daha çocukken babam, abimle Bizans illerinde yaşadım, her yere gittim. Ama kendi içime seyahat edemedim. Bir sürü olaylar yaşadım, emirlerimin, vezirlerinin ihanetlerini gördüm, en ağır cezaları onlara verdim, yerlerine başkalarını getirdim. Belki de yenilerinde, komplolarını göreceğim. Bilemiyorum. Belki de düşmanlıklar benden olacak onu da bilemiyorum. Veliaht olarak İzzeddin Kılıç Arslan’ı tayin ettim. Ama Mahperi ’den olan oğlum II. Gıyasettin Keyhüsrev en büyük olduğu için, kıskançlık içinde olmayacak mı? Hele onun annesi bu konuda oğlunu haset ateşinin içine çekecek mi? Ya diğer küçük kardeş Rükneddin? Ah şimdi hocası bilginler sultanı olacaktı da bunları ona soracaktı? Sahi hocası ona dememiş miydi? “Ne yöne gidersen git; kuzey, güney, doğu ya da batı. Çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi sonunda arzı dolaşır.” Seyri suluktan bahsetmişti. Tasavvuf yoluna girmiş kişiyi Hakk’a vuslata hazırlayan ahlaki eğitimden söz etmişti. Kötü ve çirkin huylardan güzel ahlaka, kişinin kendisinden Hakk’a doğru seyahat etmesinden konuşmuştu. Yapmaya değecek en güzel yolculuğun insanın kendi içine yaptığı, kendini keşfetme yolculuğu olduğunu anlatıyordu.

Böyle derin düşünceler içindeyken nöbetçi muhafız:

-Sultanımız, Baturalp Hamza geldi” dedi.

Alaeddin Keykubat:

-İçeri alınız.” Dedi. Baturalp Hamza hükümdarın huzuruna çıkıp onu selamladı:

-Beni istemişsiniz sultanım! Emrinize amadeyim.

Alaeddin Keykubat eliyle işaret ederek oturmasını istedi. Yavaşça ağır ağır söze girdi:

-Onlarca seyahat ettim, oraya buraya gittim, Yiğitler yiğidi Hamza, kendi içime yolculuk edemedim. Rahmetli hocam nereye gidersen git kendine yolculuk et diyordu, nasıl olacak bu seyahat?

Baturalp Hamza:

-Sultanımız, hayat yolu, çok uzun ve tekâmülümüz birçok engelle donatılmıştır. Hepsi de bizim iyiliğimize olacak şekilde en ince ayrıntısına kadar hesaplanarak yüce Yaratan tarafından tasarlanmıştır. Bizim engel olarak gördüğümüz her şey aslında bizim evrimimiz için karşımıza çıkıyor üstüne üstlük bizi daha da geliştiriyor.” Kendine yolculuk” demek, içe bakış, yani yüksek benliğimizi, keşfetmek ve evrenle aynı titreşimde olmak demektir. Yani evrenin kurallarına uygun bir pozisyon alabilmektir. Nihai amaçsa “arınmak” ve “doğru insan” olabilmektir.

Alaeddin Keykubat:

-Harika bir mukaddime yaptın, hay aklınla bin yaşa, Hamza. İlla ki şart mı bunu yapmak? Çok gerekliyse bu yolculuğa nereden ve nasıl başlayacağız?”

Baturalp Hamza:

-Daha huzurlu ve mutlu tam adam olmamız için bu yolculuğa çıkmamız elzem gözüküyor sultanım. Bu içsel yolculuğu yapan bir Allah eri, “ey aşk! Seni senelerce yaban ellerde, hoyrat dillerde aradım. Oysa bendeymişsin, bilememişim. Oyalanmışım, kalakalmışım.” Diyor. İşin püf noktası farkındalığımızı geliştirmekten işe koyulmalıyız. Biz yaşadığımız hadiselerin ve olayların, önümüze çıkardığı insanların, farkına vardıkça olayların bize aslında, aslında diyorum altın tepsiyle sunduğu dersleri gördükçe farkındalığımız artar. İşte bizim bunu fark etmemizle içsel seyahatimiz başlar. Seyahatin başlaması için uykudan uyanmamız temel koşuldur. Bu seyahatte bize ışık tutan en önemli unsurlardan biri de aynalıktır. Aynalık karşımıza çıkan olaylar ve insanlardır. İçimizde olmayan hiçbir şeyi, dışımızda göremeyiz. Bir başka deyişle içimizdekileri dışarıda görürüz. Dışımızda gördüğümüz birçok şeyi beğenmez, eleştirir, hatta yargılar dururuz, bütün bunları kendimize yönelttiğimizin farkına varmadan yapar dururuz. Biz nasılsak hayatımız içinde karşımıza çıkanlarda aynıdır. Aynalık olayını iyi öğrenmemiz lazım. Aynanın karşısına geçtiğimizde saçımızı düzeltmek için, aynadaki yansımamızı mı düzeltiyoruz yoksa bozulan saçımızı mı? Mevlana Celaleddin Pirim ne güzel söyler;

-Kişi ancak kalbine bakmayı öğrendiğinde kendini tanımaya başlar.” Hâsılı içimizde ne varsa dışımızda da o var. Onun için bizim karşımıza çıkan olaylar ve insanlardan kaçmayalım, aynalarımızın üstüne bir örtü çekerek içsel yolculuğumuzu engellemeyelim.”

Şemsettin ÖZKAN

14.02.2021 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-Şemsettin ÖZKAN, Kitab-ü Usul-i’l Aşk ŞEMSABAD tarihi romandan alıntı

İÇİNDEKİ AYDINLIĞA YÜRÜMENİN YOLU YOLLARA DÜŞMEKTİR” için 1 yorum

  1. “Men arafe nefsehu fe hüve rabbehu “Kim kendini bilirse Rabbini bilir” Kendini bilenlerden olmak temennisi ile…
    Çok güzel bir yazı olmuş hocam müstefid oldum. Yüreğine sağlık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir