HER ŞEY BİR YANIYLA GÜZEL SAMİMİYET BÜSBÜTÜN…

(Toplumsal İlişkiler 142)

اِنَّٓا اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ فَاعْبُدِ اللّٰهَ مُخْلِصاً لَهُ الدّ۪ينَۜ

“Ey insanoğlu! Hiç kuşkusuz, hakîkatin ta kendisi olan ve mutlak doğruyu ve gerçeği gösteren bu Kitabı sana Biz indirdik; o hâlde, arı duru bir inançla Allah’a yönelerek ve yalnızca O’nun otoritesine boyun eğerek O’na kulluk ve ibâdet et!” (Zümer/2)

Hayatta en çok sevdiğim kavramların içinde birisi de samimiyet, içtenliktir desem bilmem bana inanır mısınız? Çünkü endoğal haliyle durur karşımda. Şeksiz, şüphesiz ve sımsıcak sarıverir beni. İçim sevinç ve neşeyle dolar. Tam bir teslimiyetle bağlar beni kendine. Amasız, fakatsız ve şartsız beni alır götürür riyasız yalansız bir dünyaya. Mutluluk kapıları ardına kadar açılır samimiyet saraylarında. Saf, duru, arı ve tertemiz gülümsemelerle karşılar beni.

Samimiyet denince, samîmî olma, içten, candan ve riyâsız olma durumu akla gelir. (Bu hususta neferlerimizin samîmiyeti inanılamayacak bir dereceye çıkıyor ) Cenap Şahâbeddin. “Muhâtabım biraz düşündükten sonra samîmiyetinden şüphelendiğim bir edâ ile îtirazlarıma cevap verdi” Ahmet Hâşim. “Karşılıklı birbirimizin samîmiyetimize inanmış haldeyiz” Refik H. Karay.
2. bir anlamı da; senli benli, içli dışlı olma, teklifsizliktir. “Bu ne samîmiyet!” cümlesinde olduğu gibi. “Samîmiyetle” deyince de

samîmi bir şekilde, içten, riyâsız olarak, candan” davranış akla gelmelidir.

Abdülkadir Geylani hazretleri samimiyet konusunda dil ve kalp birlikteliğine dikkat çeker: “Eğer dilinle söylediğini, kalbinle doğrulamıyorsan, Hakka doğru gitmede, bir adım bile ilerleyemezsin,” der.

Samimiyet aslında yüreklerin konuştuğu bir dildir. Çoğunun buna yüreği yetmez bile. Dünyanın çıkarcı yapmacık insanları sizleri bilmem ama benim dikkatimi çekmiyor. Bana bir parça yüreği güzel ve samimi davranan kişiler gerekli. Nerede görsem onları, nerede adları anılsa ilgimi çekiyor. Gerçi onları günümüz dünyasında öyle kestirebilmek o kadar kolay değil. Kazım Karabekir Paşa’nın çok hoşuma giden bir sözü var: “Hava o kadar puslu ki, şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor,” diyor. Gerçekten içten, samimi olanları tesbit etmek hiç de çantada keklik olarak görülmemeli.

Samimiyetin değerini en iyi samimiyetsiz, riyakar düzenbaz insanlardan öğreniriz. Çünkü onların o gösteriş meraklısı tavırları o kadar çok sırıtır ki, insana illallah dedirtir. Aşağıdaki hikaye de tam buna göre.

Adamın biri Müslüman mezarlığına ölü bir köpek gömer. Görenler onu zamanın kadısına şikayet ederler. Kadı adamı çağırır ve işin aslını sorar. Adam;

– Doğrudur, öyle yaptım, çünkü köpeğin bana vasiyeti böyleydi, onun vasiyetini yerine getirdim, der.

Kadı;

– Sen bizim aklımızla alay mı ediyorsun efendi? diye çıkışır.

Adam;

– Hayır efendim, aynı zamanda kadıya da 10.000 dirhem vermemi vasiyet etti, der.

Bunu duyan kadı hemen;

– Rahmetli köpeğin ölümü bizi ziyadesiyle üzdü, der.

Orada bulunan insanlar kadının aniden değişen bu tavrına hayret ederler. Bunu sezen kadı onlara der ki;

– Bu durum sizi hayrete düşürmesin, bu köpeğin geçmişini araştırdım. Ashab-ı Kehf’in soyundan geldiğini keşfettim.

Samimiyet, yaptığımız işle,yerine getirdiğimiz fiille, kısacası bu tür süreçler içerisinde kendi iç barışımızla ilintili bir durum… Kendimizle barışık olmamak, herkesle kavgalı olmak, samimiyetsizliği de beraberinde getirir. Bu ruh hali, önce kendimize, daha sonra da başkalarına olan güvenimizi yok eder. Kendimize ve başka insanlara güven, ayrılmaz ikili gibidirler. Kendinden emin olan insan başkalarına da güvenir. Kendini aldatan insan ise,başkalarını daha kolay aldatır. Bir bilge insanın dediği gibi, “dünyanın en kolay,en masrafsız işidir insanın kendini aldatması.”

Şemsettin ÖZKAN

21.10.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-lugatim.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir