(Toplumsal İlişkiler 87)
اَلَّذ۪ينَ يَأْكُلُونَ الرِّبٰوا لَا يَقُومُونَ اِلَّا كَمَا يَقُومُ الَّذ۪ي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّۜ ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ قَالُٓوا اِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبٰواۢ وَاَحَلَّ اللّٰهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبٰواۜ فَمَنْ جَٓاءَهُ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّه۪ فَانْتَهٰى فَلَهُ مَا سَلَفَۜ وَاَمْرُهُٓ اِلَى اللّٰهِۜ وَمَنْ عَادَ فَاُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ
“İnsanların acil paraya ihtiyaç duydukları zayıf anlarını fırsat bilerek, verdikleri borç karşılığında fâiz alıp insafsızca tefecilik yapanlar, yani ribâ yiyenler, mahşer gününde kabirlerinden
ancak şeytan çarpmış ve cinnet geçirmiş kimsenin kalktığı gibi perişan bir hâlde kalkacaklardır. Bunun sebebi:
“Sizin helâl gördüğünüz kâr ortaklığına dayalı borçlanmalar ve her türlü ticaret ve kira gelirleri de tıpkı fâiz gibidir. Eğer fâiz almak haramsa, bunların da haram olması gerekir. Zira ikisinde de sermayenin para kazanması söz konusudur!” demeleridir.
Dikkat edilirse, kâfirler, fâizin ticaret gibi helâl olduğunu ifade etmek için “Faiz ticaret gibidir.” demeleri gerekirken, sanki iktisadi hayatın vazgeçilmez unsuru fâizmiş de, yasaklığı tartışılan konu ticaretmiş gibi, “Ticaret fâiz gibidir.” diyorlar.
Oysa Allah ticareti helâl, fâizi haram kılmıştır. Çünkü fâiz, ticarî faaliyetlerden tamamen farklıdır. O halde, her kim
kendisine Rabbinden bir öğüt ulaşır da o öğüdü dinleyip tefecilikten, fâizcilikten vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir. Bu ayet inmeden önce fâiz yoluyla elde ettiği kazanç kendisinden geri alınmayacaktır. Onun ahiretteki durumu ise Allah’a kalmıştır. Allah, tövbesindeki samimiyete ve tövbe ettikten sonraki davranışlarına göre ona hak ettiği karşılığı verecektir. Fakat kim de Allah’ın emrini hiçe sayarak
yeniden faizciliğe dönerse, işte onlar da cehennem halkıdır ve sonsuza dek orada kalacaklardır!” (Bakara/275)
Helal ve haram kavramları dinsel kavramlardır. Helal deyince; dinsel yönden yasaklanmamış olan, dinin kurallarına aykırı olmayan ve dince izin verilenler kast edilirken, haramda ise tam bunun zıddı anlatılır. Yani dinsel yönden yasaklanmış olan, dinin kaidelerine aykırı olan ve dince izin verilmeyenler kast edilir. Örneğin koyun ve keçi eti yemek helal iken, domuz eti yemek haramdır. Ticaret alışveriş yapmak helalken, faizli işlemler haramdır. Nikâhlı bir kadınla beraber olmak helalken, nikâhsız bir kadınla yaşamak zina etmek haramdır.
“Bir paranın nereden geldiğini görmek istiyorsan nereye gittiğine bak,” der İmam-ı Azam. Helalden kazanılıyorsa helale, haramdan kazanılıyorsa harama gider demektir bu.
Bazen matematiğin durduğu iflas ettiği yerler vardır. Helal bir lira, haram on liradan daha fazladır. Çünkü helal olan her zaman bereketlidir. Haramsa bereketsizdir. Kumarın bir çeşidi olan Milli Piyango bileti çıkanlardan bazılarının hazin sonlarına şöyle bir bakalım, neler gelmiş başlarına ve neler söylüyorlar:
Ahmet Bayram
İlk iş peruk aldı sonra canına kıydı
Erzurumlu Ahmet Bayram, uzun süredir işsizdi.
Üstelik 9 çocuk babasıydı. O da ümidini büyük ikramiyeye bağlamıştı. 2005’te
çeyrek biletine 1 milyon 250 bin TL çıktı. İlk iş olarak peruk alan Bayram,
İstanbul’a yerleştikten sonra eşini de boşadı. Kendisini eğlenceye veren
Bayram, bir süre sonra gece kulübünde tanıştığı kadınla evlendi. Bu izdivaç,
sonun başlangıcıydı. Borca battı, karısının gayrimenkulleri satmayı reddetmesi
üzerine bunalıma girerek canına kıydı.
Süleyman Orhan
Alın teriyle kazandığı bile gitti
Samsun’da 17 yıl önce
Milli Piyango’dan büyük ikramiye kazanan Süleyman Orhan’ın hayatı hiç de
beklemediği şekilde değişti. Parayı aldıktan sonra talihsizlik peşini
bırakmadı. Ticarete atıldı ancak yaptığı her işten zarar etti. Aklı başına
geldiğinde artık çok geçti. Orhan, o zor günleri şöyle anlattı: “Helal
olmadığını biliyordum. İkramiyeden geriye kısa sürede 5 kuruş kalmadı. Hiçbir
hayrını görmedim. Üstelik daha önce alın terimle kazandığım birikimim de gitti.
Tavsiyem, kimse umutlarını piyango biletine bağlamasın.”
Yeşim Akyol
Herkes karısını o kocasını boşadı
Genelde büyük ikramiyeyi kazanan erkekler, ilk
iş olarak karılarını boşar. Peki ya o kadar para bir kadına çıkarsa ne olur?
Bir şey değişmiyor, sonuç yine aynı. 2003’te Yeşim Akyol’a o zamanın parasıyla
2 trilyon lira çıktı. Akyol, kavga etmeye başladığı 8 yıllık eşinden boşandı.
Kocası, “Para çıkınca çok değişti” dedi.
Cem Postacı
Nereden aldım o bileti!
Milli Piyango’nun 1990 yılbaşı çekilişinde 1
milyar 250 milyon lira kazanan Adanalı Cem Postacı, 6 yıl sonra oğlunu trafik
kazasında kaybetti. “Talih kuşu bize huzur değil, felaket getirdi” diyen
Postacı, “Kazandığım ikramiyeyle emlak işine girdim. Ardından iflas ettim.
İşlerim bir dönem çok iyi gitti ancak hiç tanımadığım kişiler, akrabam olarak
karşıma çıktı. Her şeyimi kaybettikten sonra şimdi yüzüme bakan yok. Yuvam
dağıldı. Geriye emekli maaşım kaldı. Keşke o bileti almasaydım da o para
çıkmasaydı” ifadelerini kullandı.
Mustafa Savgan
Zevk-ü sefaya daldı boyacılığa geri döndü
İstanbul Cağaloğlu’nda 35 yıldır ayakkabı
boyacılığı yapan Mustafa Savgan, paranın mutluluk getirmediği ‘piyango
tiryakilerinden biri. Hem öksüz hem yetim büyüyen Savgan’ın hikâyesi ilginç.
1978’de Adana’dan çobanlık yaparken şehrin plakasından esinlenerek üzerinde 7
tane 0 olan piyango bileti alır. Çekilişte 10 bin lira kazanır. Parayla 2 ev
alır. Bir yandan da şans oyunlarına devam eder. Eğlence hayatına kendini
kaptırınca varını yoğunu kaybeder. Yine de vazgeçmez. Savgan, hâlâ ayakkabı
boyacısı…
Şu çok net değil mi? helalde huzur, mutluluk ve bereket var, haram da ise sıkıntı, keder, mutsuzluk ve bereketsizlik var. Ah şu maymun iştahlı modern zaman insanları yok mu? Helalin adı kaldı onu gören yok! Haram kapışıldı hala doyan yok…
Şemsettin ÖZKAN
09.08.2020 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-dunyabulteni.net (03. Ocak 2015)