HANGİSİNE ÜZÜLELİM BULDUM DERKEN KAYBOLANA MI EN YAKIN DERKEN UZAK OLANA MI ZAMANSIZLIKLARA MI İMKANSIZLIKLARA MI

             (Toplumsal İlişkiler 1151)

وَاِذَا مَسَّ الْاِنْسَانَ الضُّرُّ دَعَانَا لِجَنْبِهٖٓ اَوْ قَاعِداً اَوْ قَٓائِماًۚ فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُ ضُرَّهُ مَرَّ كَاَنْ لَمْ يَدْعُنَٓا اِلٰى ضُرٍّ مَسَّهُؕ كَذٰلِكَ زُيِّنَ لِلْمُسْرِفٖينَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
“İnsana bir sıkıntı [durru] dokunduğunda/başı dara girdiğinde gerek yan üstü yatarken gerek oturarak ve gerekse ayakta Biz’e yalvarır durur. Biz ondan o sıkıntıyı kaldırdığımızda, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü hiç yalvarmamış gibi çeker gider. İşte (ömürlerini) israf edenlerin yaptıkları kendilerine güzel/süslü gösterilmiştir.” (Yunus/12)

Bir sosyal medya paylaşımında “hangisine üzülelim? Buldum derken kaybolana mı, en yakın derken uzak olana mı, zamansızlıklara mı, imkansızlıklara mı?” derken, vurgulanan çaresizlik midir, eldekilere şükretmemek midir yoksa eldeki verilerle yetinmemek midir? Önce bunu çözmek gerekiyor.

          Giden gelir mi bilmem, ama bekleyen umudunu yitirirse, her şeyden önce, giden gelse bile, kaybetmiş olacaktır. Bunu bir yere not etmek gerekir, bu bir.

          Hakiki seçkin insanın sevdalanacağı bir kimse yok bu dünyada. Sadece hayallerdeki aşk var. Onca temiz berrak saf sular bulandı bulunmaz artık. Metayı ihtiyari dünyada aramak boş. Tamam aşk Leyla’da tecelli ediyor ama aşkın kendisi değil. İçinizdeki şaire sorarsanız size der ki; “koçum vurulduğun yeterki hayallerin olsun. Onlar çok masumdur çünkü, bu iki.

           Hayatımızın bir çok acı sahnesi; “geç bulup çarçabuk kaybetmenin” örnekleriyle doludur.Çok sevdiğim bestesi Nevzat Akay’a ait Nihavent makamındaki o şarkının hikayesi de böyledir. Nevzat Hanım’ın çok yakın bir arkadaşı geç yaşta sevdiği kişi ile evlenmiş. Çocuk bekliyorlar ama çocukları olmuyormuş. Uzun süre sonra bekledikleri kız çocuk aileye katılmış ama doğduktan bir süre sonra çocuğu menenjit hastalığından kaybetmişler. Acılarını unutturacak ikinci çocukları erkek olmuş. Ama mutluluklarını gölgeleyen sarılık hastalığından bu çocuklarını da kaybetmişler.Bu talihsiz iki olay aileyi yıldırmamış üçüncü çocukta teselliyi bulmuşlar. Fakat bu teselli bir yıl sürmüş. Üçüncü bebeklerini bir yaşında kazada kayıp etmişler. Aile Dostları olan Nevzat Hanım, bu talihsiz olayları arkadaşının ağzından yazdığı güfteyi, nağmelere döküyor. Sonra da Nihavent makamında besteliyor: 

Doymadım sana ağlarım ah ederek yana yana

Geç buldum çabuk kaybettim hicran oldu hayat bana

Aldı felek çaresi yok acısın Allah bana

Geç buldum çabuk kaybettim hicran oldu hayat bana

(Suat Yener; Şarkıların Gözyaşları S:146, Altın Koza Yayınları)

Şemsettin ÖZKAN

21.08.2023 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-musikiklavuzu.net

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.