GERÇEK AYDINLARIN AYDINLATAMADIĞI TOPLUMLARI SOYTARILAR AYDINLATIR

(Toplumsal İlişkiler 387)


وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَـتَّبِـعُ مَٓا اَلْفَيْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْـٔاً وَلَا يَهْتَدُونَ
Onlara:“Allah’ın gönderdiği Kitabın hükümlerine uyun!” denilince:“Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola, 
onların bize bıraktıkları töre, gelenek ve ideolojilere uyarız!”
derler. Peki, ya ataları akıllarını hiç kullanmayan ve doğru yolu bulamayan kimseler ise, yine de onların izinden mi gidecekler?” (Bakara/170)

Entelektüel, münevver gibi anlamlara da gelen aydın;

genellikle öğrenim görmüş, çok okumuş, kültürlü, bilgili, görgülü, ileri ve açık düşünceli, kendisi aydınlanmış olduğu için çevresini de aydınlatabilecek nitelikte olan kimselere deniyor. Gerçek aydın olmak öyle kolay kolay her babayiğidin harcı değil.

Ya soytarı? Sözleriyle ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kimse, maskara. Tiyatroda, revüde, sirkte sözleriyle, jest ve mimikleriyle seyircileri güldüren eğlendiren kişilere deniyor.

Cemil Meriç diyor ki; “gerçek aydınların aydınlatamadığı toplumları soytarılar aydınlatır.” Üstad ne kadar haklı. Aydınların ortalıkta gözükmediği, ya da yasaklı hale getirildiklerinde, meydan maskaralara yani soytarılara kalıyor.

Üstat aydının insan olduğunun, insanı da ancak kutsalı olandan ibaret sayar: “Aydın olmak için önce insan olmak lâzim. İnsan mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz, seçer . Aydın kendi kafasıyla düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi. Aydını yapan; ‘uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatin bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs…”

Aydınlarımız maalesef üstattan geçerli not alamaz. Onları “Bu Ülke” adlı eserinde yerden yere vurur ve soytarılardan da kötü bulur:

Kıtaları ipek bir kumaş gibi keser biçerdik. Kelleler damlardı kılıcımızdan. Bir biz vardık cihanda, bir de küffar…
“ Zafer sabahlarını kovalayan bozgun akşamları. İhtiyar dev, mazideki ihtişamından utanır oldu.” Sonra utanç, unutkanlığa bıraktı yerini, “Ben Avrupa’lıyım ” demeğe başladı, “ Asya bir cüzzamlılar diyarıdır.”
Avrupalı dostları, acıyarak baktılar ihtiyara ve kulağına: “ Hayır delikanlı “ diye fısıldadılar, “ Sen bir az gelişmişsin.”
Ve Hristiyan Batı’nın göğsümüze iliştirdiği bu idam yaftasını, bir “ nişan-ı zîşân “ gibi gururla benimsedi aydınlarımız.”

Şemsettin ÖZKAN

26.06.2021 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-tiyatrolar.com

4-posta.com.tr

5-1000kitap.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir