EY GÖNÜL SEN AŞKI VE SEVDAYI ONDA BUNDA MI SANIRSIN OYSA O SENİN BAĞRINDA HÂLÂ ANLAMAZ MISIN?

(Toplumsal ilişkiler 1782)

اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ

“Onlar, Rab’lerine yürekten iman eden ve Allah’ın öğüt ve uyarılarla dolu Zikri ve en büyük mûcizesi olan Kur’an sayesinde akılları ve kalpleri doyuma ulaşan, huzura kavuşan kimselerdir. Onlar, Kur’an’dan daha açık, daha ikna edici bir mûcize olamayacağını bilen ve kalpleri ancak onunla tatmin bulup sükûnete kavuşan kimselerdir. Şunu iyi bilin ki, kalpler ancak Allah’ın Zikri ve en büyük mûcizesi olan bu Kur’an sayesinde şüphelerden arınır; inkâr ve nifak hastalılarından, ruhsal çalkantılardan kurtulur ve gerçek anlamda mutluluk ve huzura kavuşabilir! Allah’ı zikreden, O’nu duyumsayan gönüller, varlık âleminde yalnız olmadıklarını bilir, dâimâ O’nun yakınında ve himayesinde, güvence içinde olduklarını hissederler. Allah’ın zikriyle, O’nun gönderdiği Kur’an mûcizesiyle doyuma ulaşmayan kalplerin, başka bir şeyle huzur ve itmînân bulmasına imkân yoktur!” (Rad/28) 

Hz. Mevlana; “ey gönül! Sen aşkı ve sevdayı, onda bunda mı sanırsın? Oysa o senin bağrında, hâlâ anlamaz mısın” derken, insanın aramalarına kendi içsel yolculuğundan başlamasını salık verir.

                Allah’ı çokça anmak kalbe yapılacak yolculukta bize yol haritası verir. Zikir kalbi korur kalp motorunun raf ömrünü uzatır. Sevgi yüklemesi yapar.

                Ey insan Rabbinin sırlarına vakıf bulunuyorsun. O halde gereğini yap. Kendi içine doğru bir seyahat planla. Hz. Şems’in aşkında, onuncu kuralı neydi?
“Ne yöne gidersen git, -doğu, batı, kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.”
Onyedinci kuralı  neydi?
“Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.” 

               O zaman evini temiz tut misafir gelir. Kalbini temiz tut ölüm gelir. Kalbine dön, kalbin sesine kulak ver, içindeki vicdanının sesine daha doğrusu sana kalbine iyiliği fısıldayan meleğin sesine kulak ver! Şeytanın ve nefsinin kötülük fısıldadığı sese değil! İçsel yolculuk aslında insanın kendini keşfidir. Bu yolda önümüze çıkan engellermiş gibi gözükenler bizim gelişip tekamül etmemiz için Yaratıcımız tarafından tasarlanmıştır. 

              Burada yüksek benliğimizi kavramak, farkındalığımızın farkına varmak önemlidir. Evrenle aynı titreşimde aynı frekansta buluşabilmektir bu içsel yolculuk.

              Dışarıda görüp eleştirdiğimiz  herşey aslında içimizde bizde olandır. Buna aynalama deniyor. Saçımızın dağınık olduğunu aynada gördüğümüzde aynadaki yansımamızı düzeltiriz yoksa elimizi başımıza götürüp saçımızı mı? Elbette kendi saçımızı düzeltiriz. 

              Bu yüzden olsa gerek Cahit Zarifoğlu; “içim ey içim bu yolculuk nereye? Yine bir şehrin ölümünü başlatır gibisin” derken, içine yaptığı yolculukla koca koca kibir abideleri şehirlerin sonunu getireceğinin altını çiziyor ve kalabalıklardan içine dönüyor.

             Mevlana’ya göre ayna insanın kalbidir. İnsan dışarda ne görmüşse, neyi eleştiriyorsa, insanın içinde yani kalbinde de o vardır.

             Neden en uzun yoldur insanın içi? Hz. Mevlana; “insanı gördüklerinden ibaret sayma, göremediklerinde ara. İçidir hakikatin resmi, dışı sadece bir manzara” derken insanın  dışardan değil, içerden tanınması gerektiğine dikkatlerimizi çeker. Öyle ya görünüşe bakıp insanı tanımak mümkün müdür? Mecbur iç dünyasına girmemiz gerekir.

            Hz. Mevlana; “bu âlemin bu kainatın kitabı sensin. Aç da kendini oku ey can!” derken insanın bizzat kendini tanımasının elzem oluşuna değinir. İnsanın değerini en güzel mısralarına döken şairlerin başında da Şeyh Galip (1757-1799) üstadımız gelir:
“Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen.”

            Yani demek ister ki; “Ey insanoğlu! Kendine saygıyla/hürmetle yaklaş; çünkü sen kâinatta yaratılmışların özü/göz bebeği olan insansın.” Gerçekten de öyle değil midir? İnsan çok ama çok, özel dizayn edilip yaratılmıştır. İnsan gibi yaratılan başka bir varlık yoktur. Onu yüce Rabbimiz mümtaz kılmıştır. 

             Bu yüzden “ey yolcu! Kalbe yürü, orada seyret, orada gez, dolaş” derken Hz. Mevlana, insanın özüne dönmesinin elzem olduğunu vurgulaması, asla boş değildir.

Şemsettin ÖZKAN
13.05.2025 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir