EŞİTLİK Mİ SORUNLARI ÇÖZER YOKSA ADALET Mİ?

(Toplumsal İlişkiler 1544)

وَلَنْ تَسْتَطٖيعُٓوا اَنْ تَعْدِلُوا بَيْنَ النِّسَٓاءِ وَلَوْ حَرَصْتُمْ فَلَا تَمٖيلُوا كُلَّ الْمَيْلِ فَتَذَرُوهَا كَالْمُعَلَّقَةِؕ وَاِنْ تُصْلِحُوا وَتَتَّقُوا فَاِنَّ اللّٰهَ كَانَ غَفُوراً رَحٖيماً 
“Gerçi birden fazla kadınla evlendiğiniz takdirde, ne kadar isteseniz de, eşleriniz arasında her birine hak ettiği ilgi ve şefkati gösterme konusunda tam olarak adâleti sağlayamazsınız; o hâlde, birden fazla kadınla evliliğin omzunuza yükleyeceği sorumluluğun bilincinde olun; eşleriniz arasında tam olarak adâleti sağlayamasanız bile, hiç değilse, bütün ilginizi içlerinden birine yöneltip de, diğerini tamamen ihmal etmeyin!Unutmayın; eğer
 elinizden geldiğince yanlışlarınızı düzeltir ve günaha düşmekten titizlikle sakınıp korunursanız, bilin ki, Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Nisa/129)      

Eşitlik mi sorunları çözer yoksa adalet mi? Bu soru bile saçma. Zira hayatın hiçbir alanında eşitlik yok. Kimi uzun, kimi kısa, kimi zayıf, kimi şişman. Kimi zengin, kimi fakir. 

            Kimi erkek kimi dişi. Böyle say say bitieremezsiniz. Bu yüzden kısa kesmek gerekir. Örneğin kadın erkek ilişkilerini ele alalım. Aynı türün bu iki ayrı cinsini eşitlemeye kalkalım bakalım eşitleyebilecek miyiz? Kadının duygularıyla, şefkatiyle, merhametiyle, sevecenliğiyle, ne bileyim uzuvlarıyla eşitleyelim  bakalım olacak mı?

            Erkeğin kas dokusuyla, gücüyle, davranış kodlarıyla, üreme, solunum, mide, göğüs vs. vs. eşitleyelim bakalım nasıl olacak? Sahi gerçekten olacak mı? Olmaz.

            Ama tüm bunların her birine adil davranabiliriz. Bu konuda dinin ortaya koyduğu hukuk normlarını gözden geçirebiliriz. Kadına nasıl davranmış, erkeğe nasıl davranmış? Kime hangi yükümlülükleri yüklemiş?  

            Hz. Mevlana; “adalet her şeyi layık olduğu yere koymaktır. Ayakkabı ayağın, külah başındır” derken, adeta adaletin koordinatlarını çizer. Herşey olması gerektiği gibi, yerli yerince, ehline göre olmasını, ehline verilmesi gerektiğini anlatır. Bunu yapacak olanlar yönetim mekanizmasında yetkili olanlar yapacaktır. Eğer olmazsa yönetimlerin topluma bir faydası yok. Pascal da ısrarla; “adaletin kuvvetli, kuvvetlinin de adil olması gerektiğinin” altını çizer.

           Temsili olarak adalet ve zulmün tanımını yapanlardan biri de Hz. Mevlana’dır. Der ki Hz. Pir; “adalet nedir? Ağaçlara su vermek. Zulüm nedir? Dikeni sulamak…”

           Adalet deyince aklımıza hak ve hukuka uygunluk, hakkı ve hukuku gözetmek,doğruluk ve dürüstlük geliyor. Adil olan doğrudur, hukuka dayanır. Hak üstün tutulur. Asla zulüm yapanın yanında olamaz adil olan.

           Adalet, en geniş bağlamda, hem adil olanın sağlanmasını hem de felsefi açıdan neyin adil olduğunun tartışmasını içerir. Adalet kavramı; etik, akılcılık, hukuk, din, eşitlik ve hakkaniyeti de içeren birçok alana, farklı görüşlere ve perspektiflere dayanmaktadır. (Vikipedi)

           Yukarıdaki suulan resim eşitlikçi mi, adil mi olunması konusunda gerçekten ufuk açıcı. Adaletli olunması konusunda çok net mesajlar veriyor. Eğitim konusunda da herkesin ilgi istidat ve becerilerine göre yönlendirilmesini işaret ediyor. Balığa uçma, yılana koşma dersini mecbur edemeyiz. Adalet herkes için. Eğitimde, ekonomide, sosyal hayatta hasılı her şeyde. 

Şemsettin ÖZKAN
17.09.2024 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-suskunduvar.om

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.