ELÂLEMİ AYIPLARIYLA ANAN BİR KİMSENİN SENDEN DE TEŞEKKÜRLE BAHSEDECEĞİNİ ZANNETME

(Toplumsal İlişkiler 1454)

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثٖيراً مِنَ الظَّنِّؗ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضاًؕ اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ اَخٖيهِ مَيْتاً فَكَرِهْتُمُوهُؕ وَاتَّقُوا اللّٰهَؕ اِنَّ اللّٰهَ تَـوَّابٌ رَحٖيمٌ
“Ey iman nimetine kavuşanlar, zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı, yersiz zanna dayalı yapılan davranışlar bilerek günah işlemek sayılır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Herhangi biriniz, diğerini arkasından çekiştirmesin, hoşa gitmeyecek bir şeyle gereksiz yere anmasın. Sizden biri ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan iğrenirsiniz. Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Allah insanları tevbeye, itaate sevkeder, tevbeleri kabul eder, engin merhamet sahibidir.” (Hucurat/12)

Önemle tavsiyem; fesat, kıskanç, laf taşıyıcı,ayıplayıcı, zanna dayarak ihtimaller dahilinde birilerinin arkasından konuşup sürekli birilerini kötüleyenlere pür dikkat edin.

           Sadi Şirazi’nin; “elâlemi ayıplarıyla anan bir kimsenin, senden de teşekkürle bahsedeceğini zannetme” şeklindeki tavsiyesi, kulaklarımıza küpe olmalıdır.

           Niçin? Çünkü bu tipler sürekli birilerini kötülemeye alışmışlardır. Kalpleri kin ve fesatlıkla doludur. Sanırlar ki, ben onları kötülersem, insanlar da onları kötü bileceklerdir. Asıl dikkat etmesi gereken, bunları o an dinleyen bizleriz. Çünkü sıra artık bize gelmiş demektir. Başkalarını kötüleyen bu kişi, eleştiri oklarını artık bir başkasına, bizi kötüleyerek çevirecek demektir.

           İnsanı insan yapan saf ve temiz oluşudur. İnsana insan diyebilmemiz için iki yönlü bir temizlik operasyonu yapması önerilir. Birincisi maddi temizlik yapması, ikincisi ise manevi temizliktir. Maddi temizliği biliyorsunuz dış temizliği, gözle görülen elle tutulan temizlik türüdür. Ama bizim asıl üzerinde duracağımız manevi temizliktir. 

         Hz. Mevlana der ki; “gönlünü yıkayıp arıtmamışsan habire abdest alıp durmaktan fayda bekleme!” Bütün mesele iç (kalp) temizliğidir. Kalp temiz olmayınca dış yüzünü vücudunu parıl parıl parlatsan ne yazar? Gönlü kokuşmuş, fesatlık, hasetlik dolu, nefsine kul köle olduktan sonra ağzınla kuş tutsan ne işe yarar ki?

        BizimYunus Emre’miz ne güzel söyler: Su ne kadar arıta, çün yavuz huyun bile Meğer bizi pâk ede Hak’tan inâyetimiz. İnsanın bedeni su ile temizlenir. Fakat kalbi temiz tutabilmek, huy ve ahlâkı temiz bir mü’min olabilmek, hem kulun gayretine, hem de yüce Rabbimizin lûtf u keremine bağlı değil midir?    Eski bir İstanbul hamamının kitâbesinde, şu mânidar beyit yer alırmış: Tıynetin nâ-pâk ise, hayr umma sen germâbeden, Önce tathîr-i kalb et, sonra tathîr-i beden! Yani; “Pis tıynetli, kötü huylu bir kimse isen, hamamdan bir hayır bekleme! Gerçek temizlik istiyorsan, evvelâ kalbini temizle, sonra da bedenini…”

Şemsettin ÖZKAN

19.06.2024 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.