EĞRİYİ KENDİNDE ARAYAN DOĞRUYU KALBİNDE BULUR

(Toplumsal İlişkiler 1165)

وَمَٓا اُبَرِّئُ نَفْسٖيۚ اِنَّ النَّفْسَ لَاَمَّارَةٌ بِالسُّٓوءِ اِلَّا مَا رَحِمَ رَبّٖيؕ اِنَّ رَبّٖي غَفُورٌ رَحٖيمٌ
(Yoksa) Ben (böbürlenip) nefsimi temize çıkaramam (böyle bir düşünce peşinde değilim). Çünkü -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- gerçekten (her insandaki) nefis var gücüyle kötülüğü emredicidir. Şüphesiz, benim Rabbim, Bağışlayandır, Esirgeyendir.” (Yuusuf/53)

Hz. Mevlana; “eğriyi kendinde arayan doğruyu kalbinde bulur” derken bizi, özeleştiri yapmaya davet eder. Zira insan en çok hatayı %99 başkasında görür de bir türlü kendisine toz kondurmaz. En büyük yanılgı da bu değil midir?

              Pişman oldum diyerek hatalardan dönebilmek, özür dileyerek muhatabının gönlünü almak çok mu zor? Tövbe ediyorum ey Rabbim, estağfirullah diyerek yüce Yaratıcı’dan bağışlanma dilemek ne kaybettirir ki bize?

              Halil Cibran der ki; “yolda vereceğin her molayı öz eleştiri durağında vermelisin. Unutma, tövbe özeleştiridir. Her molada yolda olup olmadığını, yürümen gereken menzil istikametinde yürüyüp yürümediğini kontrol etmen, pişman olmaman için elzemdir. Yön tayini sık kontrol etmen, pişman olmaman için elzemdir. Haritayı saklayabileceğin en güvenilir yerin yüreğindir.”

              Sezai Karakoç da; “devlet hayatında samimi eleştiri şarttır. Eleştiri yapmayan devlet kısa zamanda çöker” derken, özeleştiri yapamayan, hatalarını göremeyen, sürekli dar alanda birileri tarafından sürekli pofpoflanan,burnundan kıl aldırmayan sözümona siyasi mekanizmalara göndermeler yapar.

              Özeleştiri konusunda en can alıcı cümleyi kuran Carl Gustav Jung; “hayatta en acıklı şey, insanın problemin kendinden kaynaklandığını görememesidir” derken, bir kişinin kendi davranışları üzerine yönelttiği yargı ve otokritiğini yapamamasının acı reçetesini sunar adeta bize.   

             Tamamen sembolik olmasına rağmen çok etkileyici bir hikâyeyle mevzuyu noktalayalım isterseniz. Hikâyeye göre, zengin bir kişi ölmüş ve çocukları şöyle demiş: “Babamıza mezarda bir geceliğine arkadaşlık edecek birini arıyoruz.” Bu yüzden, iki çukur kazarlar ve bunları birbirine bağlamışlar. Bir çukura babalarını koyup diğerini boş bırakmışlar. Sonra cesedinin yanında yatabilecek kadar cesur birini aramaya koyulmuşlar. Sonunda bir hizmetçi bulmuşlar ve ona şöyle demişler:

“- Eğer babamızla bir gece geçirirsen sana bin dinar vereceğiz.” Hizmetçi şöyle cevaplamış: 
“- Parayı alacağım. Eğer ölürsem, çocuklarım bu parayla geçinebilir. Eğer yaşarsam, bu parayla bir iş kurarım.”Ceza melekleri gelmiş ve demişler ki:
“- Burada iki kişi var. Biri yaşıyor, biri ise ölü. Biri burada bir gece geçirecek, diğeri ise hep bizimle olacak. Bu kişi yarın gideceğine göre önce onu sorgulayalım.” Ona sormuşlar:
“- Sen kimsin? ”Cevap vermiş:
“- Ben şu şu kimseyim.” 
“- Nasıl geçinirsin?” 
“- İnsanların eşyalarını taşıyan bir hizmetçiyim.”
“- İnsanların eşyalarını mı taşıyorsun? Ne kullanarak taşıyorsun?”
“- Elyaftan yapılmış bir halat kullanıyorum.”
“- Bu halatın temiz olduğundan ve necis olmadığından emin oldun mu? Ve halatı satın aldığın on şilini nereden kazandın?”
“- Şu kimse için çalıştım.”
“- O kimsenin parasının helal yoldan kazanıldığından emin miydin?”

           Her neyse, onu halat ve işi hakkında sabah güneşin doğuşunda mezardan çıkana dek sorgulamaya devam etmişler. Sonrasında ölen adamın çocukları onun yanına gelmiş ve ne olduğunu sormuş. Şöyle cevaplamış:
“- Babanızın Kıyamet Günü’ne kadar cezası devam edecek.” Ona nedenini sormuşlar. Yanıtlamış:“- Sahip olduğum bu tek parça ip hakkında melekler beni tüm gece sorguya çekti. Nereden aldığım, nereye götürdüğüm vs. hepsini sordular. Öyleyse, kim bilir bahçeleri, sarayları, binaları olan babanıza neler soracaklardır? Onun hesabı ne zaman biter?”

           Aslında bu hikâye sembolik fakat derin bir anlama sahip ve öz eleştiri yapmaya teşvik edici. Hesaba çekilmek çok zordur. Allah tarafından hesaba çekilmek çok zordur. Bu, hafife alınacak bir konu değildir. Öyleyse bundan sonra düzgün şekilde yanıtlarınızı hazırlayın ve kendinizi Rabbiniz tarafından hesaba çekilmeye hazır edin. Bilin ki yarın, Allah’ın önünde dikileceksiniz ve her amelinizden sorguya çekileceksiniz:
“…Haksızlık edenler, hangi dönüşe (hangi akıbete) döndürüleceklerini yakında iyi bileceklerdir.” (Şuara, 227)

Şemsettin ÖZKAN

04.09.2023 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-1000kitap.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.