(Toplumsal İlişkiler 306)
قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَم۪يعاًۚ فَاِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ مِنّ۪ي هُدًى فَمَنْ تَبِعَ هُدَايَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
“Âdem ve Havvâ şahsında bütün insanlığa seslenerek dedik ki: “Hepiniz oradan yeryüzüne inin! Artık Benden size bir yol gösterici gelince, kimler benim gösterdiğim yolda yürürse, işte onlar Hesap Gününde ne korkuya kapılacak, ne de üzülecekler!”(Bakara/38)
Değerli dostlar, bilmiyorum üstad Cahit Zarifoğlu’nun “Başım Eğik, Dilim Kapalı, Gözlerim Kançanağı Anlamında” şiirini hiç okudunuz mu? Başlıktaki ibare bu şiirinde geçer.
Şiiri aşağıda okuyunca üstat Sezai Karakoç’un;
“Hep suç bende değil, beni yakıp yıkan bir nazar vardır.”
dizesiyle benzerlik olduğunu sizde anlayacaksınız:
Asrımızın
zarif düşünceli gençlerinden biri
Kederli elini
Temiz
alnına koyarken fikretmek için
Çocukların susması
Kuşların
ve kedilerin uzaklaşması
Haritaları üzerine bezlerin
atılması
Lambaların kısılması
Kadınların bir vakit
konuşmadan
Yaşaması gerekebilir
Ve açılabilir
görüntümüz Sahnemiz perdemiz:
Hergün bir miktar kros boksit
asit
Ve arenamız
Dokuzyüz milyon müslüman rüyalarını
hatırlamadan uyanabilir
Baş
efendimiz
Görüntümüz
Sahnemiz
Perdemiz
Eğer
dualanmasaydı sesimiz
Eğer yaradandan o güzel ağız
Açık
ve seçik
Dilemesiydi demeseydi
‘Allah
Sesinizi
Mağrıptan
Maşrıka Kadar Duyursun’
Düşünmezdim üzerinde
Binmezdim
deli deli koşan küheylan
Bildim
Sensin Sen Sen
Diri Diri Diri Şahım
Diri Şahım Diri
Diri
Dirilt Alemi Alemi Alemi Alemi
Çünkü
dokuzyüz milyon müslüman rüyalarını hatırlamadan
uyanmıştır
Bunların üzerine ezan
Ucu sancılar
vuran
Bir kırbaç olmalıydı
Her duyan
Bağrını
açmalıydı akan kanı da sevdayı da yorumlamaya almalıydı
Hayır
dokuzyüz
Milyon müslüman
Tarihin hülyalarından
vazgeçmiş olabilir AMA BEN
Elim
dizlerime Vur Kalk
Müslümanlar uyanın Eller Dizlere Vur
Kalk
Yumruklar dizlere vur vur
AMA BEN Ama ben Ama ben Ama
ben
Korku
gerek tenlere etim kalbur
Deşer bakışın kıyar da kıyar
Korku
gerek reca gerek
Yanlış anlaşılmış olabilir
Sesini
duyuyorum kendimin/kelimeler kendinden emin değil
Yanlış
anlaşılmış da olabilir
Aklım başımda mı! Değil
Ve
sesimi duyuyorum
Kaburgalarımın gelip artık kavuşamadıkları
iniltiden
-Kulun korktuk şerrinden
Ağzımız yerlerde
kaldı gerçek dilimizden akmadı
Kuldan korkarken gel zaman git
zaman
Bir hayat ki haşa korkmadan yaradandan
Ama elbet
ruhumun vazgeçilmez akışı baş çarptığım kayalıklar
Irmaklarımın
altından akan ırmak
Sandal sefalarım Marmara toprakları
Ama
söyle olmuşsa yüzüme karşı söyle neyi inkar ettim
Dilediğim
en güzel hayat
Çöplerin içinde rüya aradım
Düştümse
eğer sana bakarken düştüm
Sen
dinç zaman
İşte kuluçkan
Bereketle taşan yağ küpleri
gibi
Parmaklardan akan çeşmeler gibi
İşte
sinem kalabalık ve kendine zinde
Kullardan pervasız
nesillerden biri
Aha
Şeyhefendim Aha yüreğim
Göz kapanır akıl susar susar
akıl
İstersen haydi haydi haydi
Yeryüzünün bütün
gümbürtülerini çağır
Çehrenden
o azgın maskeyi dök
O evleri kedere boğ
Nasıl olsa her
kucaklandığın dalgada
Bir gemi kadavrası gibi ikiyüz yıl
parçalandın
Mahşerinde
uyanacaksın
Ağzının
Korkuyorum
o nedenle
Başım eğik
Dilim kapalı.
Rahmetli Cahit Zarifoğlu; “düştümse eğer, sana bakarken düştüm,” derken Rabbine mi, Peygamberine mi yoksa sevdiğine mi söylüyor? Burası gerçekten muamma. İnkarı da asla düşünmüyor. Yanlışlarını söylüyor sadece.
Şemsettin ÖZKAN
03.04.2021 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-antoloji.com