DAHA ÖTEYE GEÇİP KAVRAMAK İÇİN, ÂŞIK OLMAK GEREK…

     (Toplumsal İlişkiler 104 )


وَقَالَ نِسْوَةٌ فِي الْمَد۪ينَةِ امْرَاَتُ الْعَز۪يزِ تُرَاوِدُ فَتٰيهَا عَنْ نَفْسِه۪ۚ قَدْ شَغَفَهَا حُباًّۜ اِنَّا لَنَرٰيهَا ف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ
“Şehirdeki saray çevresine mensup bazı kadınlar, kendi aralarında, “Duydunuz mu? Vezirin karısı, kölesine göz koymuş; onun aşkıyla yanıp tutuşuyormuş. Ne ayıp, âşık olmak için bula bula bir köleyi mi bulmuş? Bize öyle geliyor ki, bu kadın düpedüz sapıtmış!” diyorlardı.” (Yusuf/30)

Hz. Mevlana; “Ey yüreklerinde aşk derdi olmayanlar! Kalkın ve âşık olun,” derken ne demek istiyor acaba?       “Ey sevgili al eline Aşk tesbihini, sen beni çek ben de seni. Senlikten benlikten geç, Haydi bul şimdi hem bendeki hem sendeki bizi,” sözüyle ne anlatır acaba Hz. Pir?

          Mehmet Orhan Durdu, edebiyat lisanıyla aşkı şöyle tanımlar: Aşk; Sınır tanımayan, kalıpları olmayan, ötelerden yüreklere nakşedilmiş sonsuz bir duygudur.
Aşk; Yüreklerde büyük izler bırakan, artçıları eksik olmayan, ömür de bir veya birkaç kez gelen bir depremdir.
Aşk; Çoğu kez yenilgiyi kabul etmek, elde edememek, elde ettiğinde de bittiğini bilmektir.
Aşk; Tarifi olmayan duygu karşısında beyaz bayrak sallamak, maşukun peşinde köle olmaktır.
Aşk; Çölde bir serap görmek, peşinden koşup yakalayamamak, sonu meçhul bir yolculuğun içinde savrulmaktır.
Aşk; Ecel gelmeden gün içinde defalarca can vermek, ölüme hasret duyarcasına sürünmektir.
Aşk; Yârin yüreğine ulaşamamak, ıstıraptan haz almak, gözlerden minik damlalar akıtmaktır.
Aşk; Akıl çatısına gönül bayrağını dikmek, deliliğe eşdeğer bir duygu ile bir hayat sürmektir.
Aşk; Uyanmamak istercesine bir düşe banmak, fiziksel özelliği nasıl olursa olsun yâri güzel görmek, dışarıdaki kalabalıklarda yalnızlıkla, yalnızlığında içindeki kalabalıkla yaşamaktır
Aşk; Gizemdir, sürprizdir zamansızdır, şaşırtıcıdır
Kalpleri ne zaman fethedeceği belli olmayan bir duygudur
Aşk; Ölümle yaşam arasında tampon bir bölgede yaşamaktır. Yüreğinin bir yanının su toplamasıdır. Kelimelerin derin duygu karşısında aciz kalmasıdır.
Aşk; Candan vazgeçip candaki cananı düşünmek, Yârin yüreğine demir atmak, bir daha çıkmamak için gemileri yakmaktır.
Aşk; Yârin gönlünde bir nokta olmaktan bile mutluluk duymak, dünyanın en tatlı acısını tatmaktır.

           İsmet Özel; “ daha öteye geçmek ve kavramak istiyorsak, âşık olmamız gerekiyor,” diyor. Züleyha’nın Hz. Yusuf hakkında duyduğu yoğun duygu durumu da, buydu işte… Züleyha için her şey Yusuf olmuştu. “Güneş doğdu” demezdi. “Yusuf geldi” derdi. Gece çöktü mü, “Yusuf uyudu,” “ay çıktı” dediklerinde de, “Yusuf mu baktı?” derdi. Lügatindeki tek sözcük “Yusuf’tu.” Dikkat ederseniz ayette; “onun aşkıyla yanıp tutuşuyormuş,” deniyor Züleyha için.     

           Sufilere göreyse aşk, öyle tesirli bir şeydir ki, aşk deryasına dalan vahdet-i vücudun hakikatine erer. Bu durumda da maşuk, âşıkla aralarındaki perdeleri kaldırır.

            Sevginin, insanı tam olarak hükmü altına alması ve muhabbetin en üst derecesi olarak tarif edilen aşk, sûfîlerce ulaşılması istenilen en üst hedef ve sevginin en mükemmel şekli olarak kabul edilmiştir. Karşı cinse olan aşkı ‘mecazî aşk olarak değerlendiren sûfîler, ömürlerini, maddî-manevî her türlü engeli aşarak gerçek aşk olarak gördükleri ‘ilahî aşka yani ‘Allah aşkına ulaşabilmek için harcamışlardır. Aşk gayreti ile adı neredeyse birlikte anılan Yunus’un (ö.720/1320)

Âşık kişi miskin gerek

Yol içinde teslim gerek

Kim ne derse boyun bura

Çare yok gönül yıkmaya

dizelerinde dile getirdiği gibi, sûfîlere göre gerçek aşk; “Allah’tan başka her şeyden yüz çevirmek, Hakk’ın her türlü takdirine rıza göstermek, kimseyi incitmemek ve gönül yıkmamaktır. Sûfîler genelde aşkı tarif etmek yerine, onun ancak tecrübe edilebilecek bir hâl olduğu konusu üzerinde durmuşlardır. Aşk çağlayanı Hz. Mevlânâ (ö.672/1273);

“Âşığın hastalığı bütün hastalıklardan ayrıdır/ Aşk, Huda sırlarının usturlabıdır,” sözleriyle bu hakikati latif bir şekilde dile getirmiştir.

          Sufilerin piri, Hz Mevlana ile sözümüzü bitirelim:

“Sen böyle güzelken bana söz düşmez. Bakma böyle şeyler yazdığıma. Ben aslında “oku” emrine amade seni okuyorum sevgili… Aşk nedir bilmiyorsan, şu kapkara gecelere sor, şu sapsarı yüzlere sor, şu kupkuru dudaklara sor.”

Şemsettin ÖZKAN

26.08.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-edebiyat-sayfasi.blogspot.com (Mehmet  Orhan Durdu, Aşk Nedir?)4-somuncubaba.net (Fatih Çınar,  Mecazi Aşktan İlahi Aşka sayı: 160 )

DAHA ÖTEYE GEÇİP KAVRAMAK İÇİN, ÂŞIK OLMAK GEREK…” için 1 yorum

  1. İnsanın hareket noktası, Ben aslında “oku” emrine amade seni okuyorum sevgili… olmalıdır. Başta kendini daha sonra evreni tüm yönleriyle okuyabilmek her babayiğit’in harcı olmasa gerek. Bu şekil yaşayanlara ne mutlu. Gözleri aydın olsun gerçek hakikate yol almaktalar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir