(Toplumsal İlişkiler 113)
تِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِۜ وَمَنْ يُطِـعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ وَذٰلِكَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ
“Bunlar Allah’ın koyduğu kurallardır. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, Kur’an ve sünneti uygularsa, onu, altından ırmaklar akan cennet konaklarına koyacaktır. Orada ebedî yaşarlar. İşte büyük mutluluk budur.” (Nisa/13)
Yola çıktık arıyoruz mutluluğu ama ulaşamıyoruz, neden? Galiba onun da şarjı bitti. Mutluluk önümüzde yuvarlanıp duran bir top gibi ulaşmak için habire koşuyoruz, koşuyoruz. Ama önümüzde bulunca da, haydi oradan deyip, basıyoruz tekmeyi.
Türk sinemasının önemli kilometre taşı olan filmlerinden Al Yazmalım Selvi Boylumun da (1963) yazarı olan ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov “Toprak Ana” (1963) adlı eserinde; “Mutluluk bir dağ yolu gibidir. Bakarsın tepelere tırmanır, sonra bir bakarsın, aşağıya iner. Tek başına nedir insan? Ama başkalarıyla birleşirse dağları devirebilir. Bizim şu güzel, şu yaşanası dünyamız böyle işte…” der. Mutluluğun kalıcı olmadığının ısrarla altını çizer. Öyle değil mi dostlar? Şu dünya adlı gezegende değişmeyen ne var ki, mutluluğumuzda değişmesin. Bir gün gülüyoruz, başka bir günde de ağlıyoruz.
Hikâye bu ya hayatı boyunca mutlu olmadığını fark eden bir adam, artık mutlu olmak istiyorum demiş ve mutluluğu aramaya koyulmuş. Ne yaptıysa da mutluluğu yakalayamamış. Kimden yardım istesem diye düşünürken, uzak bir diyarda, zengin bir bilgeyi önermişler. Bu bilge aklı, bilgisi ve malı ile ün salmış birisiymiş. Kim yardımına gelse sorularına cevap verip derdine derman bulmadan geri göndermezmiş.
Bu bilgeden yardım istemeye, mutluluğun sırrı nedir diye sormaya karar vermiş. Uzun bir yolculuktan sonra bilgeyi bulmuş, ancak kapısında derdine derman arayanlardan oluşan çok uzun bir kuyruk varmış. Bilgenin gerçekten sorusuna doğru cevap vereceğine inanmış, beklemeye başlamış.
Sonunda sıra ona da gelmiş ve bilgeye mutluluğu nasıl yakalarım diye sormuş. Bilge bu soruyu cevaplarsa sıradaki diğer insanların beklemekten sıkılacağını düşünmüş, adamlarından bir kaşık istemiş ve içine iki damla yağ damlatmış sonra demiş ki:
– Sarayımın her yerini gez ve sonra tekrar gel ama sarayımı gezerken yağı dökmeden bu kaşığı ağzında taşıyacaksın.
Adam sorusuna hemen cevap alamadığı için biraz şaşkın tamam demiş, sarayı gezmiş gelmiş bilge bakmış yağ hala kaşıkta, demiş ki:
– Aferin yağı dökmemişsin güzel, peki sarayımın güzelliklerini anlat bakalım, sarayımda neler gördün.
Adam yağı dökmeyeceğim diye uğraşmaktan pek dikkat edememiş, bir şey diyememiş. Sonra bilge:
– Olmadı, yağı dökmeden, kaşığı tekrar ağzında taşı, bu sefer sarayımdaki güzelliklere dikkat et, sonra tekrar gel.
Adam ne yapalım deyip tekrar kabul etmiş. Her yeri gezmiş, bu sefer sarayın güzelliklerinden çok etkilenmiş. Sonra ağzında kaşıkla gene bilgenin yanına gelmiş. Bilge sormuş:
– Sarayımın güzellikleri gördün mü, anlat bakalım.
Adam bu sefer hayran kaldığı güzellikleri anlatırken bilge onun sözünü kesmiş ve demiş ki:
– Güzel, peki ama yağ nerede?
Adam sarayı hayran hayran dolaşırken yağı tamamen unutmuş, utana sıkıla bilgeye demiş ki:
– Şey… Yağı dökmüşüm.
Bilge bizimkine anlamlı bir bakış atmış ve demiş ki:
– Mutlu olmak için hayatın bütün
güzelliklerini yaşamak, tadını çıkarmak ve hayatın getirdiği sorumluluklara,
kaşıktaki yağ gibi sahip çıkmak gerekir.
Adam mutluluğun sırrına ulaştığı için sevinmiş, bilgeye teşekkür etmiş ve bilgenin huzurundan ayrılmış.
Aslında insanoğlu için mutluluk kendisini yoktan var edenin yazdığı reçetede gizli: “Kalpler ancak Allah’ı anmakla mutlu olur.” (reçete no: Rad/28)
“Bunlar Allah’ın koyduğu kurallardır. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, Kur’an ve sünneti uygularsa, onu, altından ırmaklar akan cennet konaklarına koyacaktır. Orada ebedî yaşarlar. İşte büyük mutluluk budur.” (reçete no: Nisa/13)
Şemsettin ÖZKAN
04.09.2020 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-alintisoz.com (Cengiz Aytmatov, Toprak Ana s.55)
4-hayatakarken.com
Hayırlı Cumalar.
Yüreğine sağlık hocam. Harika bir yazı.