BİRİNİN HATASINI AFFEDECEK KADAR İYİ OLUN AMA HATAYI HİÇ İŞLEMEMİŞ SAYACAK KADAR APTAL OLMAYIN

(Toplumsal İlişkiler 1759)

اَلَّذٖينَ يُنْفِقُونَ فِي السَّرَّٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَالْكَاظِمٖينَ الْغَيْظَ وَالْعَافٖينَ عَنِ النَّاسِ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنٖينَ 
“Onlar ki; hem bolluk, hem de darlık zamanında, servetlerinden bir kısmını Allah için harcarlar; kızdıkları zaman öfkelerine hâkim olurlar ve kendilerine karşı kusurlu davranan insanları bağışlarlar.Allah da,iyilik eden böyle dürüst ve fedâkâr kimseleri sever.”  (Al-i imran/134)

Kim demiş ki,  affetmek iyi değildir diye? Sanılanın aksine affetmek büyüklüğün şiarındandır. Asıl sorun kibirli bir duruş sergileyerek affetmeyi becerememektedir.

            Affetme ya da bağışlama; kendisine haksızlık edilenin, kabahatli kişiye karşı olan menfi duygu ve davranışlarının azalması olarak tanımlanır. Suçu bastırma, inkar etme, öc alma ve hatayı belleğine not etme şeklinde değil de, olumlu tüm sosyal süreçleri deneyerek, özrü kabul edip, suçu bağışlama eylemi; hem mağdur olan hem de suçlu kişi açısından bir çok fiziki, sosyal ve psikolojik faydaları beraberinde getirdiği görülmüştür. 

            T.S. Eliot; “birinin hatasını affedecek kadar iyi olun, ama hatayı hiç işlememiş sayacak kadar aptal olmayın” derken affetmenin dayanılmaz güzelliğine değinirken dikkatli olunması gerektiğine vurgu yapmıştır. Hata var, affedecek kadar iyi olacağız, lakin sanki suç, hiç işlenmemiş kadar salak olmamamız gerektiğinin de, bilincine ermemiz elzemdir. 

           Affetmenin dayanılmaz güzelliğini anlayabilmemiz için, affetmeyip gaddarlaştığımızda neler yaşayabileceğimizi şöyle bir hayal edelim:
*Fiziki anlamda bedenimizde baş ağrısı, ritim bozukluğu, mide yanması ve ağrıması, tansiyon bozukluğu, hazımsızlık, uykusuzluk halsizlik vb. durumlar.
*Psikolojik anlamda da; acı, öfke, kin, düşmanlık ve intikamla artan huzursuzluk, stres, depresyon, sıfır hata arama (mükemmeliyetçilik), merhametsizlik, kaba ve kırıcı olma hali, anksiyete (kaygı) ve takıntılı durumlar.
*Sosyal mana da ise;  kabuğuna (içe) çekilme, kalabalıklardan kaçış, toplumdan tecrit etme, ötekileştirme vb. gibi durumların kalkmasını ancak affetme ve bağışlama yöntemiyle aşabiliriz. 

           Bütün bu sayılanları göz önüne alarak, affetme ve bağışlama yolunu benimseyen kişi, tüm yatırımları kendine yapıp, artık topu karşı tarafa atıyor desek,  yanlış olmaz.

           Sonuç itibariyle hata, kusur ve suçu affedebilme erdemliliğini göstererek, iyi insan olmaya çalışacağız, ama bu kusurların, hata ve suçların, hiç yokmuş, sıfır gibi algılayarak da, salak olmayacağız.

Şemsettin ÖZKAN
20.04.2025 KONYA

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir