BİR ÜLKEDE GENÇLER OKUL KAZANMAYI DÜŞÜNÜYOR O ÜLKENİN OKULLARI GENÇLERİMİZİ NASIL KAZANIRIZ DİYE DÜŞÜNMÜYORSA AYDINLANMADAN SÖZ EDİLEMEZ

(Toplumsal İlişkiler 1661)

مَثَلُ الَّذٖينَ حُمِّلُوا التَّوْرٰيةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ اَسْفَاراً بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذٖينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمٖينَ 

“Tevrat’ı uygulama ve bütün insanlığa ulaştırma görevi omuzlarına yüklendiği hâlde, onun yol göstericiliğinden faydalanamayan, öğretilerine uygun yaşamayan, böylece üstlendikleri sorumluluğu gereğigibi yerine getirmeyen Yahudilerin durumu, tıpkı ciltler dolusu kitaplar taşıyan, fakat ne büyük bir hazine taşıdığının farkında bile olmayan eşeğin hâline benzer. Evet, gerek sözleriyle, gerek davranışlarıyla Allah’ın ayetlerini yalanlayan bir toplumun durumu ne kötüdür! Hiç kuşkusuz Allah, böyle zâlim bir toplumu asla doğru yola iletmez!” (Cuma/5)

İnsan bilgisiyle amil olamayacaksa, ilim ne işe yarar? Bildiklerini uygulayamayacaksa, dünyanın bilgi yığınlarını ne yapsın? Eğitim olmaksızın sadece öğretim, neye yarar? 

             Şükrü Sunay Akın; “bir ülkede gençler, okul kazanmayı düşünüyor, o ülkenin okulları, gençlerimizi nasıl kazanırız diye düşünmüyorsa, aydınlanmadan söz edilemez” derken, boşuna okumayı, erdemliliğe yol açmayan öğretimi yerden yere vurur.

             Şimdi eğri oturup doğru konuşmak lazım. Gençler 12 yıllık mecburi eğitimin ardından, sınav kazanmak için, test çözüyorlar habire. İyi bir üniversite hayali var hedeflerinde. Gençler en iyi okulları kazanma peşinde, lakin okullarımız maalesef onları kazanma peşinde değil.

              Peki niye bu toplumun insanlarına, 12 yıl mecburi eğitim veriliyor? Lise eğitimi lüks değil mi? Sonra zorla o sıralara okumak isteyenle, istemeyeni niye dolduruyoruz? Sanayide birçok sektör eleman arıyor. Boşlukları dışardan ülkemize sığınan mültecilerle kapatıyoruz.  

              Eskiden ilkokul mecburdu, zorunluydu. Bu çok doğru bir yaklaşımdı. Sonra 8 yıl mecburi eğitim dayatıldı. O da yetmedi, 12 yıla çıkarıldı. Sonuç ne oldu? Eğitimin kalitesi yükseldi mi, yoksa düştü mü? 

              Sayısal (nicelik) anlamında tamam iyiyiz de, kalite (nitelik) anlamında nerelerdeyiz? Bunun bir çalışması yapılıyor mu? İyi doktor, iyi öğretmen, iyi imam, iyi mühendis daha da önemlisi iyi insan yetiştirebiliyor muyuz? Elbette etrafımızda iyi yetişenler de var, ama bunların sayısı neden çok az?                              

              Aristo; “ Kalbi eğitmeden, aklı eğitmek eğitim değildir. Vicdan olmadan, bilgi sahibi olmak tehlikelidir” derken, Theodore Roosevelt’in; “bir insanı ahlaken eğitmeden sadece zihnen eğitmek, topluma bir bela kazandırmaktır” sözüyle bir noktada kesişir.

              Nedir bu kesişen nokta? Ahlaksız eğitim tam bir aldatmacadan başka bir şey değildir. Vicdanlar temiz olmadan AQ’sü yüksek zihni gelişmiş bireyler yetiştirmenin ne önemi olabilir ki?

             Modern çağın eğitim modellerinde bu konu atlandığı için en iyi hırsızlar, aldatanlar, teröristler ve kadınlara şiddet uygulayanlar maalesef okulların okumuş olanlarından çıkıyor. Ne acı değil mi? Yarım doktorlar candan, yarım imamlar imandan ediyor. Göstermelik eğitimin yanlışı da, insanları ahlaken eğitmeden, zihnen eğitmeye kalkışmaktan, göz boyamaktan kaynaklanmıyor mu?

          Okur vali olur, paşa olursa bir insan, ama adam olamazsa bilin ki o, ahlaki eğitimden önce zihni eğitim almıştır, ya da ahlaki eğitimin yanından bile geçmemiştir. Şimdi böyle bir durumda, aydınlanmadan söz edebilir miyiz?

Şemsettin ÖZKAN
12.01.2025 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir