(Toplumsal İlişkiler 585)
اَلَّذٖينَ يُنْفِقُونَ فِي السَّرَّٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَالْكَاظِمٖينَ الْغَيْظَ وَالْعَافٖينَ عَنِ النَّاسِؕ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنٖينَۚ
“Onlar ki; hem bolluk, hem de darlık zamanında, servetlerinden bir kısmını Allah için harcarlar; kızdıkları zaman öfkelerine hâkim olurlar ve kendilerine karşı kusurlu davranan insanları bağışlarlar.
Allah da,iyilik eden böyle dürüst ve fedâkâr kimseleri sever.” (Al-i imran/134)
Öfke nemenem birşeyse insanın kontrolünü kaybettiği, haddi aştığı patalojik bir vakıadır. İnsanın öfkelendiğinde nerede duracağını bazen kestirmek de mümkün değil.
Hz. Mevlana der ki; “bez yıkayan güneşe öfkelense balık suya kızsa sen bak da gör kim ziyan eder bu iş yüzünden sonunda kimin yıldızı kararır?” Yani öfke varır dolanır yine sahibini bulur. En büyük zarar ve ziyanı kasırga misali yıkıp devirir insanın bizatihi şahsına verir.
Bu yüzden olsa gerek psikologlar sık sık öfke kontrolü seansları düzenlemektedir. Çağımızın da en büyük sorunu insanı yatıştırmakta güçlük çekmekteyiz.
Trafikte, iş hayatımızda, ev hayatımızda, sosyal medyada, sporda, siyasette, ekonomide hasılı günlük yaşamımızın her alanında öfke canavarıyla uğraşmaktayız.
Öfke, ahlâkî eksikliklerdendir. İnsanda varolan gazab kuvvetinin ifrat derecesi olan öfke, bir âfettir. Öfke anında insan doğru düşünemez. Normal davranışlarda bulunamaz. Öfkeli olarak yapılan işler hep sonradan pişmanlık duyulan işlerdir. Bunun için “Öfke ile kalkan zararla oturur” denilmiştir.
Bir anlık öfke ile cinayet işleyenlere sık sık rastlanır. Öfke ev ve iş yerlerinde huzursuzluklara ve rahatsızlıklara sebep olur. İnsan, iradesini kullanarak öfkesini yenmeye, kendisini öfkelendirenleri bağışlamaya çalışmalıdır. Cenab-ı Hak;
“(O takva sahipleri) bollukta ve darlıkta harcayıp yedirenler, öfkelerini tutanlar, insanların kusurlarını bağışlayanlardır. Allah da iyilik edenleri sever” (Âl-i İmran, 3/ 134) buyurmuştur.
Peygamberimiz’e gelerek kendisine öğüt vermesini isteyen bir adama Resulullah (s.a.s); “Öfkelenme!” demiş ve bu sözünü birkaç kere tekrarlamıştır (Riyazü’s-Salihîn, I, 80).
Öfke anında Allah’a sığınmak ve öfkenin geçmesini istemek gerekir. Öfkeli birisini gören Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
“Ben bir kelime biliyorum ki, eğer şu adam o kelimeyi söylese muhakkak öfkesi geçer. O kelime: Eûzü billahi mineş-şeytânirracîm”, sözüdür” (Müslim, Birr ve Sıla, 109).
Başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmuştur:
“Kuvvetli ve kahraman pehlivan, herkesi yenen kimse değildir. Kuvvetli ve kahraman pehlivan ancak öfke zamanında nefsine mâlik olan ve öfkesini yenen kimsedir” (Müslim, Birr ve Sıla, 107).
Şemsettin ÖZKAN
23.01.2022 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-sorularlaislamiyet.com