BAŞKASININ YERİNE KOY KENDİNİ AĞLAYAN BİRİNE GÜL İNLEYEN BİRİNE SUS DEME AĞLAYANA OMUZ VER İNLEYENE ÇARE OL

(Toplumsal İlişkiler 622)


فَاَمَّا الْيَتٖيمَ فَلَا تَقْهَرْؕ

Öyleyse, ey yetim Peygamber; sakın incitme yetimi!” (Duha/9)
وَاَمَّا السَّٓائِلَ فَلَا تَنْهَرْؕ

Ve asla azarlama, herhangi bir konuda senden soru sorup bilgi isteyeni ya da yardım isteyeni!Ona yardım elini uzat, eğer gücün yetmiyorsa, tatlı bir üslûpla özür dile, fakat hiçbir zaman onu kapından kovma!” (Duha/10)

Hz. Mevlana ne güzel söyler; “başkasının yerine koy kendini ağlayan birine “gül” inleyen birine “sus” deme! Ağlayana omuz ver, inleyene çare ol!” Zalimlerin değil, mazlumların yanında olmak ne güzel!

Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste demiş atalarımız. Sanıyor ki kurnaz ve zalimler karşımızdakini şöyle kandırdık böyle kandırdık. Yahu o mazlumun da Allah’ı yok mu? Kimi kandırıyorsun? Ancak kendini aldatabilirsin. Asıl keriz amiyane tabirle kendisi de haberi yok. Çıkacak onun ahı bir şekilde ondan. Ama bunun bilincinde değil.

Ya mazlumlara, garibanlara, yetimlere, öksüzlere yapılan haksızlıkları, hukuksuzlukları çözme makamında olanlara ne demeli? Onlar da acınıyorlar. Kardeşim siz sorunu halletmekle mükellefsiniz. Dertlenmekle, acınmakla değil. Ağlayana gül, inleyene sus demekle değil. Çare üretmelisiniz, meselelerini bir şekilde çözmek durumundasınız.

Duha suresi her sabah severek okuduğum bir o kadar da derin anlamları olan bir sure. Özel anlamda Peygamberimize genel anlamda tüm inananlara bu konuda önemli mesajlar sunuyor. Câhiliye döneminde başlıca sosyal ve ahlâkî problemlerden biri de yetimlerin ve yoksulların durumu idi. Onların hakları gözetilmez, malları ellerinden alınır, kendilerine zulmedilirdi. Buna göre 9-10. âyetlerin ana hedefi Resûlullah’ın şahsında bütünüyle toplumun dikkatini bu iki temel ahlâkî ve sosyal problem üzerine çekmek ve bunları çözüme kavuşturmaktı. Bunun yanında, daha özel olarak Resûlullah’a mazhar olduğu anılan ihsanlar karşısında şükür mahiyetinde bazı görevleri hatırlatılmaktadır. Burada sıralanan görevlerin, 6-8. âyetlerde Hz. Peygamber’e bahşedildiği bildirilen ilâhî lütuflarla alâkalı olduğu görülmektedir. Buna göre Allah onu yetim iken korumuştur; o da yetimi incitmemeli, himaye etmelidir. Allah ona ne yapacağını bilmez iken yol göstermiştir; o da kendisine bir şeyler sorup aydınlanmak isteyeni geri çevirmemelidir. Allah onu yoksulken zengin kılmıştır; o da kendisinden yardım isteyeni azarlamamalı, gereken yardımı yapabildiği kadar yapmalıdır. Şükürle ilgili bu özel görevler örnek olarak sıralandıktan sonra sûre bu konuda “Rabbinin lütuflarını şükranla an” şeklindeki genel ve kuşatıcı bir buyrukla tamamlanmıştır. Şunu da belirtmek gerekir ki, Hz. Peygamber’in hayat hikâyesi onun eşsiz ahlâkını açıkça göstermektedir ve bu âyetlerde söz konusu edilen uyarılara onun herhangi bir davranışı sebep olmuş değildir. Kur’an’ın irşad ve eğitimde kullandığı üslûp gereği burada onun şahsında bütün insanlığa hitap edilmektedir.

ŞemsettinÖZKAN 04.03.2022 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri  Cilt:5 Sayfa:639-640

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir