(Toplumsal İlişkiler 70)
مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللّٰهَ عَلَيْهِۚ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضٰى نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُۘ وَمَا بَدَّلُوا تَبْد۪يلاًۙ
“İnananlar arasında, Allah’a verdiği söze sonuna kadar sadık kalan nice kahramanlar, nice yiğitler var: Kimileri kanının son damlasına kadar savaşarak sözünü yerine getirdi, kimileri de şehadet şerbetini içeceği günü sabırsızlıkla beklemektedir. Fakat hepsinin ortak yanı şu: Onlar, verdikleri sözü hiçbir zaman bozup değiştirmediler! Böylece, imtihanı başarıyla tamamladılar.” (Ahzab/23)
Oldum olası şu delileri severim. Hele hele işinin delisi olanları daha çok severim. Sanatını deli gibi konuşturana hayranımdır. Eskiden her köyün bir delisi vardı. Herkes onlara yardım etmeye çalışır, onlarda insanlara bir şekilde yakınlaşır, gündelik işlerine karınca kararınca yardımcı olurlardı. Delilerin sözlerine bir anlamda da itibar edilirdi. Konya’nın delilerinden deli İsmail adamın birine “buralarda ne oyalanıp duruyon len, evin yanıyor, koş git,” diyor gerçekten de adam evine gidince evinin yandığını görüyor. Yani deliler evliya gibi insanlardı. Kalpleri hile hurda bilmez, harbi adamlardı. Deli menkıbelerini burada tek tek anlatmaya kalksak bitmez.
Delilik nasıl bir tecrübe ve deneyim acaba? Ruhun tam bir özgürlük halimi, yoksa o ruhun her bir yanından pörsülenmiş, dikilmiş envai çeşit yama yapılmış, ama yama da tutmayan yırtık, pırtık durumu mu? Sahi delilik ne, hele hele delinin delisi olmakta neyin nesi?
Görünüşe bakılırsa akıl ve ruh dengesi bozulmuş olan, akıl ve ruh sağlığı yerinde olmayanlar için kullanılan bir kavram. Bu kelimeden türetilen bir sürü deyim ve atasözü var. Deli gömleği, deli ırmağı, deli balı, deli rüzgârı, deli poyrazı, deli divane, deli saraylı, akıllı köprüyü arayıncaya kadar deli suyu geçer. Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler. Deliye kandıysan gerçekten delisin demektir.
Hz. Mevlana “aşk bir delilikse, biz delinin delisiyiz” der. Gerçekten de aşk bir deliliktir. Deli olmayanın âşık olması söz konusu değildir. Aşkın sınır tanımamasıyla delilerin sınır tanımaması ve her ikisinin de özgürlükçü bir yapıya sahip olmaları her ikisinin de ortak yanlarıdır. Whitehead “bir deli akıllıya çok şey öğretir ama bir akıllı bir deliye bir şey öğretemez” derken lafı, delilerden daha çok şey öğreneceğimiz var, demeye getirmektedir.
“Müminler arasında öylesi var ki Allah’ın huzurunda verdiği sözü [her zaman] yerine getirir; kimi [ölüme gitmek suretiyle] ahitlerini yerine getirmiştir, kimi de [kararlarından] vazgeçmeden [ahitlerini yerine getirmeyi] beklemektedir.” Yukarıda geçen bu ayet, Allah aşkıyla delinin delisi olanlar için, özel olarak, ilk seferler sırasından başlayarak ölünceye kadar Hz. Peygamber’in yanında savaşmaya ant içmiş olan, bazı sahabeyi kastettiği söylenir. (Zemahşerî) Fakat daha genel anlamda, Allah yolunda üstün fedakârlıkları da kapsayan o aşk, delilikse ki deliliktir, bu delinin delisi olanların, bütün çabalarını ifade eder.
Delinin biri haklı olarak der ki; “delilik öyle kolay değil, delilik için, ben yıllarımı verdim.” Şahsi kanaatim odur ki, deliliğin edebiyatını yapanlar deli değildir.
Şemsettin ÖZKAN
05.07.2020 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-kuran.gen.tr