(Toplumsal İlişkiler 1630)
وَلَا تَلْبِسُوا الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَاَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
“Hakkı bâtıl ile karıştırıp (gerçeği) örtmeyin ve (güç odaklarından korkarak veya menfaat umarak) Hakkı gizlemeyin. (Kaldı ki) Siz (gerçeği) biliyorsunuz. (İşinize gelmediği için üzerini örtüyorsunuz. Öyle ise bile bile Hakkı bâtıl ile karıştırıp yozlaştırmayın ve Hakkı saklayıp saptırmaya çalışmayın.)” (Bakara/42)
Hakikat, mutlak doğru ve gerçek anlamına gelir. Felsefede ise algılanabilen ve izah edilebilen her türlü kavram için hakikat kelimesi kullanılır.
Kelimenin bir diğer manası ise zahir sözcüğüyle zıt anlamlıdır. Zahir, bir şeyin maddi ve somut tarafı anlamına gelirken, hakikat, işin iç yüzü ve çekirdeği manasına gelir.
Kelimenin kökü hak kavramı gerçek ve sabit olan doğrudur. Yani gerçekler ne kadar gizlenirse gizlensin eninde sonunda ortaya çıkma gibi bir özelliği vardır. Güneş balçıkla sıvanmaz.
Bir de hayaller vardır. Hayal; zihnimizde canlandırdığımız gerçekleşmesini istediğimiz düştür. Hayal, Arapça dilinden Türkçe’mize geçmiştir.TDK’ye göre hayal kelimesi ise şu anlama gelmektedir: – Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, imge, düş,hülya.
– Belli belirsiz görülen şey, gölge.
– Görüntü.
– İmge
– Aydınlatılan bir perde arkasında deri veya kartondan yapılmış, hareket edebilen resimler ve bunlarla oynatılan oyun.
Charles Bukowski; “aşırı hız yapan hayaller, gerçeklere çarparak durur” derken, hakikatlerin sapasağlam yerli yerinde dururken, aşırı hayalperest düşüncelerin, her an bir yerlere toslama gibi bir özelliği olduğundan söz eder.
Ancak hayali tamamen lüzumsuz, gereksiz görmek abesle iştigaldir. Hayal olmazsa hiçbir şey de olmaz. Ensar Sakin “Hayali Güzel Olanın Hali de Güzel Olur” yazısında şu önemli tesbitleri yapmış, katılmamak mümkün değil.
“Hayal, düşüncenin en temel kurucu öğesi olmakla birlikte, aynı zamanda âlemin de bir öğesidir. İslâm düşünürlerinden İbnü’l-Arabî’ye göre hayal, “epistemolojik düzeyde, en sınırlı anlamıyla, duyular ile akıl arasında bir idrak, en geniş anlamda ise metafiziğe açılan bir kapıdır.”
İslâm düşüncesi tarihi içerisinde, hayal hakkında ileri sürülen görüşleri şu üç genel kategoride ele almak mümkündür:
1- Hayal, beş duyunun fonksiyonel bir devamından ibarettir. Duyularla idrak edilmeyen tahayyül olunamaz, tahayyül olunamayan da düşünülemez. Hayal, duyumlarla düşünce arasında bir idrak gücüdür.
2- Hayal gücü (musavvira) ile mütehayyilenin fonksiyonları bir birinden ayrıdır. Duyumlarla akıl arasında aracı olan hayal yetisi (musavvira) duyumlardan kaynaklanan imajları saklar. Mütehayyile ise, bu imajları birleştirip, ayırmak sûretiyle serbest tarzda üretir. Bu işlem vehim için yapılırsa tahayyül, akıl için yapılırsa tefekkür adını alır. Hulûsi Efendi (k.s.) şöyle buyurur:
Tefekkür eyleyip her dem hayâlini bu cânımda Sevindirip nihâyet ver bu hicrâna eriş ey yâr Ey sevgili! Senin hayalini her an bu canımda düşünüyorum. Yetiş bu ayrılığa son verip beni sevindir.) Ümit Yaşar Oğuzcan unutulmaz şiiri “Beni Unutma” da sevgilisinin hayaliyle yaşadığını anlatır:
Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma!
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma!
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma!
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma!
Halâ duruyorsa yeşil elbisen
Onu bir gün benim için giy
Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma!
Büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma!
Tamam, hayallerin aşırısı zararlı. Ama insan düşünceden ibaret bir varlıktır. İlla ki hayal kurar. Çünkü düşüncenin temel öğesi hayaldir, bir şeyi tasavvur etmek zihinde canlandırmaktır. Gerçeğe götüren hayal insana faydalıdır. Yüzleşme olumlu eleştirilerle olursa güzel olur. Sorun hayali gerçek gibi algılama ve inanmada başlıyor. Nerede fantazinin bittiğini nerede hakikatin başladığını bilen biri için problem yoktur. Bir şeyin hakikatine türlü türlü hayallerle ulaşıldığı gibi geçmişe duyulan özlemlerde yine hayallerimizi süsler.
Birçok şeyin hayali cihana değer. Ozan Nuri Ceyhan “Hayali Cihan Değer” şiirinde şöyle der:
Geçmiş zaman olur ki
Anlamlı şeyse eğer
Hatıralar canlanır
…Hayali cihan değer.
Sevgide buna misal
Hasretle kaim meğer
Saysan binlerce emsal
…Hayali cihan değer.
Yürekte yer etmişse
Unutulmazmış meğer
Sevilen de sevmişse
…Hayali cihan değer.
Seneler nasıl geçmiş
O kadar çabuk meğer
Bir ömür an demekmiş
…Hayali cihan değer.
Mazide ki dünlerin
Rüyaymış hepsi meğer
Yine de o günlerin
…Hayali cihan değer.
Şemsettin ÖZKAN
12.12.2024 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-milliyet.com.tr
5-somuncubaba.net
6-siir.me
7-antoloji.com