(Toplumsal İlişkiler 1312)
َمِنْ اٰيَاتِهٖٓ اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجاً لِتَسْكُـنُٓوا اِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةًؕ اِنَّ فٖي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
“Kendilerinde sükûnet bulup, huzura eresiniz diye, kendi cinsinizden eşler yaratıp, aranızda sevgi, aşk ve merhamet peydah etmesi de, O’nun varlığının, kudretinin ve yeniden diriltmesinin delillerindendir. Bunlarda gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için, Allah’ın kudretini, kurduğu düzeni gösteren deliller, birçok dinî ve sosyal konunun çözümüne işaretler vardır.” (Rum/21)
Asıl derdimizin birini bulmak değil, birbirini bulmak olduğunu bilmemiz lazım. Mesela evlilikte eş seçimi gibi. Bu öyle bir seçim ki, hayatta mutlu olmanın belki de en önemli kilometre taşıdır desek abartmış olmayız.
Bakara suresi 187. ayeti kadın erkeğin birbirine elbise olduğundan, hadisler kadınların erkeklerin tamamlayıcıları olduğundan söz eder. Hz. Mevlâna da evlenecek kadın ve erkeği bir bütünün eşit parçaları olarak niteler ve yine dikkat çekici teşbihlerle böyle olmaması halinde, her ikisinin de, işe yaramayacağını belirtir ve şöyle der: “Eşlerin birbirine benzemesi lâzım. Ayakkabı ve mestin çiftlerine bir bak! Ayakkabının teki ayağa biraz dar gelse ikisi de işe yaramaz. Kapı kanadının biri küçük, diğeri büyük olur mu? Ormandaki aslana kurdun eş olduğunu hiç gördün mü?” (Mesnevi, I/2309-2311)
Şunu da belirtmek gerekir ki, aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşıyor. Hz. Mevlana’nın ayakkabı örneği benim çok hoşuma gider. Gerçekten ayakkabının teki bir işe yaramıyor. Ayakkabı deyince ikisinin de olması gerekiyor. Arapçadaki zevc (Erkek eş) ve zevce (kadın eş) kelimeleri aynı. Çift, çiftin teki, eş ve karı gibi anlamlara geliyor. Yani birbirleriyle uyumlu olmalılar. Ayakkabının bir teki olmaz ama çiftin teki olabilir.
Bir Hint filminde fakir çocuğun ayağında ayakkabı yoktu. Hemen önünde zengin bir çocuk yeni aldığı çok güzel ayakkabı ile hareket haindeki trene binmekteydi. Lakin binerken ayakkabısının birini düşürmüştü. Ayakkabısız çocuk bunu görür görmez koşarak yerden alıp giden trene atmaya çalıştı lakin her seferinde ayakkkabı yere düştü. Bunun üzerine trendeki çocuk ayağında tek kalan ayakkabıyı çıkararak trenin ardından koşmakta olan çocuğa atmıştı. Çünkü tek kalan bu ayakkabı zengin çocuğun işini görmeyecekti. Bu yüzden hedef birini bulmak değil, birbirini bulmak olmalıdır. Ne mutlu birbirini bulanlara…
Şemsettin ÖZKAN
29.01.2024 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-semazen.net (Nuri Şimşekler, Hz. Mevlana’da Evliiik, Aile ve Çocuk Eğitimi)