AH KARDEŞLER GÖNLÜMÜN YÜKÜNÜ KALDIRAMIYORUM

(Toplumsal İlişkiler 312)


اِنَّا عَرَضْنَا الْاَمَانَةَ عَلَى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالْجِبَالِ فَاَبَيْنَ اَنْ يَحْمِلْنَهَا وَاَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الْاِنْسَانُۜ اِنَّهُ كَانَ ظَلُوماً جَهُولاًۙ
“Allah’ın bahşettiği ekonomik, sosyal, bireysel ve toplumsal bütün imkan ve fırsatları; akıl, beden, duyular, irâde, vicdan, muhâkeme gibi üstün yetenekleri O’na kullukta kullanarak yeryüzünde O’nun adına, O’nun hükümlerini egemen kılma mücâdelesi o kadar ağır, o kadar ciddî bir görevdir ki;Biz bu emâneti önce göklere, yere ve dağlara teklif ettik fakat onlar bu büyük sorumluluğu göze alamadıklarından, onu yüklenmekten çekindiler. Böylece bu yükümlülüğü, küçücük cüssesine rağmen, Allah’ın kendisine bahşettiği yetenekler sayesinde göklere, yere ve dağlara hükmetme gücünü elinde bulunduraninsanoğlu kabul etti. Düşünsenize; bunca nîmetlerle donatıldığı hâlde, yüklendiği emânetin hakkını veremeyen insan ne kadar zâlim, ne kadar câhildir!” (Ahzab/72)

Üstat Cahit Zarifoğlu; “ah kardeşler, gönlümün yükünü kaldıramıyorum,” der dururdu. Nedir bu gönül yükü de?

Farsçada bâr-i dil: gönül yükü, tasa, kaygı, elem, keder, gam gibi anlamlara geliyor. Hafız Şirazi’nin o ünlü gazelinde;

Bar-i dîl-i mecnûn-u ham-i tûrri-ye leyli
Rûhsâri-yi mahmûd-u kef-i pây-i eyaz est
Mecnunun gönül (gam) yükü, leylanın saçının kıvrımındandır./Mahmut’un yüzü ayaz’ın ayağının altındadır.
(O muhteşem padişah öyle Ayaz’ın aşkının büyüklüğüne kapılmış ki yüzünü Ayaz’ın ayağının altına sürüyordu,”der.
Mahsa Marjan Vahdat’in muhteşem yorumuyla Farsça “Ha Leyli” adıyla seslendirilmiştir. Hz. Mevlana “ey can kimseyi kırma dilden ağırı yoktur. Beden her yükü kaldırır ama gönül her sözü kaldırmaz,” der. Gerçekten de gönül yükünü kaldırmak zordur dostlar. Bir kaldırırsın, iki kaldırırsın, ama sonunda takatin tükenir, artık kaldıramaz olursun. Çünkü gönül yükü çok ağırdır. Kapasitemizi aşar. Atalarımız “duvarı nem insanı gam yıkar” diye boşuna söylememiş.İnsanın gönül yükünde sevgi olmalı hoşgörü olmalıdır. Niyetler hüzel olmalıdır. Senin gönül denizinde ne varsa kıyıya da o vuracaktır elbette. Hz. Mevlana gibi “biz şu toprağa, sevgiden başka birşey ekmeyiz,” diyebiliyor musun?Yazımızı benim de çok sevdiğim Yücel Paşmakçı’dan alınan Erzincan yöresine ait gönlün kahrını, gamını artık çekemeyeceğini anlatan bir türkü ile noktalayalım:

Vardım Hint eline kumaş getirdim
Açtım bedesteni sattım oturdum
Sen benim başıma neler getirdin
Ben senin kahrını çekemem gönül


Eline aluben sazlar istersin
Göllerde ördeği kazlar istersin
Benden mahbub gelin kızlar istersin
Ben senin kahrını çekemem gönül

Kara bulut gibi göğe ağarsın
Sulu yağmur gibi yere yağarsın
O yar senin değil ne çok bakarsın
Ben senin kahrını çekemem gönül

Şemsettin ÖZKAN

.04.2021 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-turkudostları.net

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir