(Toplumsal İlişkiler 448)
لَقَدْ اَنْزَلْـنَٓا اِلَيْكُمْ كِتَاباً فٖيهِ ذِكْرُكُمْؕ اَفَلَا تَعْقِلُونَࣖ
“Biz size içinde sizin kendinizin anlatıldığı (bütün şeref ve şanınızın anlatıldığı) bir kitap indirdik. Siz bunu hâlâ anlamıyor musunuz?” (Enbiya/10)
İnsanın yapısı mı desem, kaderi mi desem bir yalnızlık şarkısı tutturmuş gidiyor. Halbuki yalnızlık yüce Yaradan’a özgü bir durum. İnsan aslında bu hale asla alışkın değildir. Sıkıntı da işte tam burada başlıyor.
Gökhan Gürsu “Kestane” adlı şiirinde şöyle der:
Kestane
ağaçlarının altında bekledim seni
Aylardan eylül
Doğa
yorulmuş,kestaneler ümitsiz
Heryere düşen kestanede
Ayak
seslerini duymayı bekleyen biçareyim
Gitmek
mi lazımdır? Bilmem ki leyleklerin peşinden
Yoksa
kabullenmeli mi kestanenin kaderini
Belki bir ihtimal toprağa
düşüpte yeniden ağaç olmak
Belki de çözüm caddeye düşüp
ezilmek ebediyen silinmek hayattan
Sımsıkı
dalına tutunan kestaneler
Kenetlenen sevgili elleri gibi
Bitmez
sanırdık sevdamız,ayrılık vaktine kadar
Zalim poyrazlar
kestaneleri kopardı,kader bizi
Ağaç yapayalnız
kestanesiz
Ben kestane yerde sensiz
Bakmayın etrafınızda bir sürü insan dolandığına, sırılsıklam yalnızsınız aslında. Çünkü yalnızlık en içimizde. Bu yüzden olsa gerek; “yenildim, aç kapıyı yalnızlığım ben geldim” diyen diyene…
Sahi birgün yalnızlık da çeker gider mi? Ya da paylaşılır mı yalnızlık? Veya paylaşılsa yalnızlık olur mu? Kimiz biz?
Yukarıda söz konusu ettiğimiz ayette “kendimizin anlatıldığı söylenen kitapta” bu yalnızlığımıza nokta koyacak kriterler bulamaz mıyız? Bizi anlatan bir ayetle karşılaşmamakta hala direnç mi gösteriyoruz? Bu anlayışsızlığımız ne zamana kadar sürecek?
Şemsettin ÖZKAN
29.08.2021 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-antoloji.com