ADN’LI ERLER

 Gözünün içine baka baka
Milleti soyan,
Nice aklananlar bilirim.
Mahpus avlularında 
Yiğitlere kurulan,
Nice dar ağaçlar bilirim.

Tahta atlara binip de,
Kıtalar arası dolaşan,
Torba,  torba adalet dağıtan
Nice küçük süvariler bilirim.

Camileri hınca hınç dolduran
Nice namaz kılmayanlar bilirim.  
Ömür boyu yeşilin 
Her tonunda giyinip de, 
Allah’ın evine
İlk kez gelen, 
Yeşil örtülü tabutlar bilirim.

Caddeleri pırıl,  pırıl  
Lambaları ışıl, ışıl 
Nice kara şehirler bilirim. 
Yapma çiçekler gibi sevgisiz,
Şeffaf tüller içinde raks eden,
Nice cansız bedenler bilirim.

Mutluluk ve felaketle bakışıp da,
Bu sahte ikiliye, 
Yüz vermeyen,
Acılı arabesk yapıp da,
Mest olanlar bilirim. 
“İnandık” demekle yetinmeyip,
Ütopya cennetlerinde gezmeyen,
“Adn’lı erler” bilirim.

Şemsettin ÖZKAN         
(1994/DEVREK)

ADN’LI ERLER” için 2 yorum

  1. Nahl Suresi, 31. ayet: Adn Cennetleri; ona girerler, onun altından ırmaklar akar, içinde onların her diledikleri şey vardır. İşte Allah, takva sahiplerini böyle ödüllendirir.

  2. Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh-’ın naklettiği şu hâdise de böyle bir gönül kıvâmına sahip olmanın, kulu cennet yolcusu kılacağını ne güzel beyân etmektedir:

    Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile beraber oturuyorduk. Buyurdular ki:

    “Şimdi yanınıza cennetlik bir adam gelecektir.”

    Bir de baktık ki Ensâr’dan, abdest suyu sakalından damlayan ve ayakkabılarını sol eline asmış bir adam çıkageldi. Ertesi gün olunca Rasûl-i Ekrem-sallâllâhu aleyhi ve sellem-yine evvelki gibi söyledi. Bu adam yine önceki gibi çıkageldi. Üçüncü gün olunca Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz yine aynı sözü tekrar etti ve yine aynı adam ilk hâliyle geldi. Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-kalkınca Abdullah bin Amr -radıyallâhu anh-, o adamı takip etti ve ona:

    “Ben babamla münâkaşa ettim, üç gün onun yanına gitmeyeceğime yemin ettim. Bu zaman zarfında beni evinde misafir eder misin?” dedi. Adam da kabul etti.

    Daha sonra olanları, Abdullah bin Amr -radıyallâhu anh- şöyle anlattı:

    “Üç geceyi onunla bir arada geçirdim. Fakat gece boyunca uzun uzun ibadet ettiğini görmedim. Ancak fecre kadar, zaman zaman uyanıp zikretti ve tekbir getirdi. Onun hayırdan başka bir şey söylediğini de işitmedim. Üç gün geçince sanki onun amelini küçümser gibi oldum ve dedim ki:

    «Ey Allâh’ın kulu! Babamla aramda bir ihtilâf yoktur. Fakat Rasûl-i Ekrem’in senin için üç kere; “Şimdi yanınıza cennetlik bir adam gelecektir.” buyurduğunu işittim. Üç defa da sen çıkageldin. Ne gibi ameller işlediğini öğrenmek için senin yanında kalmak ve seni örnek almak istedim. Fakat senin büyük bir amel işlediğini de görmedim. Seni Rasûlullâh’ın söylediği mertebeye ulaştıran amel nedir?»

    O zât:

    «Şu gördüğünden başkası değildir.» dedi.

    Fakat ben ayrılmak için döndüğümde ardımdan seslenerek dedi ki:

    «Evet, benim amelim, senin gördüğünden başkası değildir. Ancak ben Müslümanlardan hiç kimseye karşı kalbimde en ufak bir kin tutmam ve Allâh’ın verdiği herhangi bir nîmet ve hayırdan dolayı da kimseye aslâ hased etmem.»

    Bunun üzerine:

    «İşte seni o dereceye ulaştıran bu hâlindir.» dedim.” (Ahmed, III, 166)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir