(Toplumsal İlişkiler 300)
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا بِطَانَةً مِنْ دُونِكُمْ لَا يَأْلُونَكُمْ خَبَالاًۜ وَدُّوا مَا عَنِتُّمْۚ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَٓاءُ مِنْ اَفْوَاهِهِمْۚ وَمَا تُخْف۪ي صُدُورُهُمْ اَكْـبَرُۜ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْاٰيَاتِ اِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ
“Ey iman edenler! Sizden olmayan ve sizinle aynı inancı, aynı hedefleri paylaşmayan gerek kâfir, gerek münâfık olsun, hiç kimseyi kendinize yakın bir sırdaş, bir müttefik ve samîmî bir dost edinmeyin! Çünkü onlar, size fenâlık etmekten asla geri durmazlar; hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Size karşı kin ve düşmanlıkları, ağızlarından taşmaktadır. Baksanıza, sürekli aleyhinizde propaganda yapıyorlar. Kalplerinde gizledikleri
nefret ise, açığa vurduklarından çok daha büyüktür! Eğer aklınızı kullanıyorsanız, işte zâlimleri tanıyıp onlardan korunmanızı sağlayacak ayetlerimizi size açıkça bildirdik!”(Al-i imran/118)
Kimseye söylenmemesi gereken şey, giz gibi anlamlara gelen sırrı gerçekten insanlar tutabiliyorlar mı burası tam bir muamma. Kimi insanlar için “ser verir ama sır vermez,” tabirini kullansalar da birçok insan için bu söz konusu edilemez.
İnsan bir açık vermeye görsün el-âlemin diline düşmeye görsün yerin dibine batırırlar. Adamı anasından doğduğuna bin pişman ederler. Bu yüzden bu konuda insan ince eleyip sık dokumalıdır.
Bir atasözümüz şöyle der; “açma sırrını dostuna, dostunun da dostu vardır o da söyler dostuna.” Söz ağzımızdan çıkmadan önce bizim esirimizdi ancak bizden çıktıktan sonra artık biz sözümüzün esiri oluruz. Bu yüzden konuşmadan önce lafımızı iyi tartıp ölçmeliyiz.
Sır,
gizli kalması ve herkese söylenmemesi gereken şeydir. Başkaları
duyunca, ya mahcup oluruz veya o işi başaramayız. Bu bakımdan sır
saklamak, başarının önemli sebeplerinden biridir. Sır
sayılabilecek işler gizli tutulmalıdır.
Bir
çok devlet adamı, başarılarının en mühim sebebinin sır
saklamak olduğunu bildirmişlerdir. Padişahlar daima öyle bir yol
tutmuşlar ve öyle hayat sürmüşlerdir ki, sırlarını hiç
kimse, hatta hanımları da bilmezdi. Fatih Sultan Mehmet Hanın,
“Yapacağım işleri, sakalımın bir kılı bile bilse, onu
kopartırım” dediği meşhurdur.
Sırrını
söyleyen genelikle
pişman olur. İnsan, söylemediği sözün hakimi, söylediği sözün
mahkumudur. Herkes kolay sır saklayamaz.
Sırrını
söylersen, senin kendi gönlüne sığmadı demektir. Başkasının
gönlüne sığmasını nasıl beklersin? Kendi sırrına senin
gönlün dar gelirse, başkasının gönlü geniş gelir diye hiç
bekleme. Otur kendini ayıpla!
Akıllı
kimse, sır küpüdür. Sırrını anlatmanı isteyene, sırrını
söyleme, sırrını ifşa eder. Ahmağın kalbi ağzında, akıllının
dili kalbindedir. (Yani
ahmak sır saklayamaz, akıllı sırrı ifşa etmez.)
Bir
kişiye söylenen sır, sırlıktan çıkar. Açma sırrını
dostuna, (dostunun
da dostu vardır)
o da söyler dostuna.
Kerem
sahibi ile, aran açılsa bile,
İyiliğini söyler, kötülüğünü
gizler.
Kötülere gelince, dostluk sona erince,
İyiliğini
gizler, kötülüğünü söyler.
Sırrı
gizleyebilen insan, çok az olduğu için, sırrımızı başkalarına
söylememiz uygun olmaz. Başkalarının bize söylediği gizli
şeylerini de, adeta unutmalıyız, hiç kimseye söylememeliyiz!
Cenab-ı Hakkın bir ismi de Settardır. Ayıpları, çirkin
işleri gizler. İnsanların ayıplarını gizleyen kulunu da sever.
Hadis-i şerifte buyuruluyor
ki:
“Arkadaşının
aybını gizleyen, bir ölüyü diriltmiş gibi sevap kazanır.
Allahü teâlâ böyle kimsenin dünya ve ahirette ayıplarını
örter.” (Hakim)
Şemsettin ÖZKAN
29.03.2021 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-dinimizislam.com