GÜLÜ GÜLENE, KALBİ SEVENE VER. SEVMEK NE GÜZEL ŞEY, KIYMET BİLENE!

          (Toplumsal İlişkiler 86)


وَمَا قَدَرُوا اللّٰهَ حَقَّ قَدْرِه۪ۗ وَالْاَرْضُ جَم۪يعاً قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَالسَّمٰوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَم۪ينِه۪ۜ سُبْحَانَهُ وَتَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ
“Onlar Allah’ı gerektiği şekilde takdir edemediler. Kıyamet günü bütün yeryüzü O’nun tasarrufundadır. Gökler O’nun kudret eliyle dürülmüş olacaktır. Allah, onların ortak koşmalarından uzak ve yücedir.” (Zümer/67)

Hz. Mevlana der ki; “Gülü gülene ver, kalbi sevene ver. Sevmek güzel şey, kıymet bilene!” Haklıdır Hz. Pir, kadr-ü kıymet bilenlere, gerektiği gibi muamele edilmesi noktasında. Sevmeyene kalp mi verilir? Asık suratlıya gül mü verilir? Sevmek samimiyetin ve can-ü gönülden ve içten davranmanın da bir nişanesidir aynı zamanda.

       Bize değer kazandıran şeyler nelerdir? Elbette yaptığımız işlerdir. Sevmek de bir eylemdir. Sevenlerin kıymetini bilmek lazım… Gülenlerin de hakkını vermek lazım… Bir gülü hak etmiyorlar mı?

      Erich Fromm; “hayatımıza giren herkes değerlidir ama herkes özel değildir. Saygı hepsine sevgi layık olana verilir,” der. Hz. Mevlana da; “kıymet bilmek kaybedince arkasından ağlamak değil, yanındayken sımsıkı sarılmaktır” derken, kıymet bilmenin, takdir edilmenin tanımını yapar bize.

       Karşısındakine emek sarf edip, değer verenlerin kıymetini anlamayanlara, en güzel cevabı meşhur hikâyedeki ressam vermiştir:    Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlamış. Çırağına ” Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş.

” Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica  eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” diye ilave etmiş.

Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş.

Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş.

Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.

Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta ressam şöyle demiş:

“İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.

İkincisinde, onlardan müspet, yapıcı, olumlu olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.”

– Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.
–Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma.
– Asla bilmeyenle tartışma.

Şemsettin ÖZKAN

08.08.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com3-secmehikayeler.com

GÜLÜ GÜLENE, KALBİ SEVENE VER. SEVMEK NE GÜZEL ŞEY, KIYMET BİLENE!” için 2 yorum

  1. Sevdiğine “seni seviyorum” diyebilmek öğütleyen bir Peygamberin ümmeti olmak ne güzel, ne güzel…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir