GEL DOKUN DA BİN AH İŞİT YANDIM EY YAR GECELER AHIMLA İNLER OLDU

(Toplumsal İlişkiler 1788)

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَنْدَادًا يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّٰهِۜ وَالَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اَشَدُّ حُبًّا لِلّٰهِۜ وَلَوْ يَرَى الَّذٖينَ ظَلَمُٓوا اِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَ اَنَّ الْقُوَّةَ لِلّٰهِ جَمٖيعًا وَاَنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعَذَابِ  
“Ama hâlâ Allah’a rakip gördükleri varlıklara inanmayı tercih eden  ve onları [yalnızca] Allah’a özgü [olması gereken] bir sevgi ile seven insanlar var: halbuki imana ermiş olanlar, Allah’ı başka her şeyden daha çok severler. Zulüm yapmaya şartlanmış olanlar, [Kıyamet Günü] azaba uğratıldıkları zaman görecekleri gibi, bütün kudretin yalnızca Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın cezalandırmada ne çetin olduğunu da keşke görselerdi!” (Bakara/165)

Hz. Mevlana, Mevla aşkını, mısralarında ilmek ilmek dokuyan, ender şair ve mutasavvıflarımızdandır. Gerçi O kendisini şair olarak kabul etmez ama müthiş bir şairdir o.

               Bakınız Allah aşkıyla yanıp tutuşan mübarek insanın yüreğinden damlayan şu satırlara eminim sizlerde bana hak vereceksiniz. Hele “gel dokun da, bin ah işit… Yandım ey yar! geceler ahımla inler oldu” dizelerine gelince kendinizi düşüp bayılmış hissedeceksiniz:
Felekler yandı ahımdan muradım şem-i yanmaz mı?
Aşkım sabrımı aşar diye korkuyorum.
Ben de kalmam bu çilehanede biliyorum.

Gel de şu yüreğe anlat.
Gel dokun da bin ah işit…
Yandım Ey Yar!

Geceler ahımla inler oldu.
Dışarıda efsunlu bir bahar var.
Güllerin de hali sana aşikâr.
Toprak küskün yağmura.
Yağmurda yağmaz oldu yokluğunda. 

Gündüzler zulüm,gece keder ,gece gam ,gece boynu büküklük ,gece ölüm.
Meylim yok dünya yollarında yürümeye bu nasırlı ayaklarla.
Hani kovanımda balımsın isterse kovanım yağma olsun.
Ama gel de istersen zehirim ol, ol da bu can ten evini terk edeyim.
Bu gece ayın şavkı vurmasın yüzüme ve gece örtüsünü örtmesin üzerime.

Bu bendeki gurbet zârı zârı inletiyor beni.
Arşı tepelere verilen kızların ağıtlarından farklı benim ki.
Ben suçunu inkar etmeyenlerdenim.
Dünyaya mahkum edilişimin sebebini bilmekteyim
‘Şayet aslından biraz ayrılsa can,öyle bekler vuslata ersin zaman’ (Mesnevi.)
Ne zaman vuslat Ey Yar!

Can bitap düştü,saçlarıma hazan düştü.
Sevdama köz düştü.
Lime lime etti bu hasret beni.
İlmek ilmek cana dokudum da seni, gönül gözüme hayranlık düştü.
Özlem iklimlerinden dergahına sesleniştir bu, ahı feryada karışmış bir kıtmirin yanmasıdır.

Gel ne olur bir gün çıkıp gel alev almadan ruhum.
Canı dişinde,özü közünde bir ağlayıştır bu.
Kâlin Hâle serzenişi, Mecnunun leylaya vurgunluğu.
Gel ateşe su(uuu)…
‘Herkesin zannında dost oldum ama,kimse talip olmadı esrarıma.’(Mesnevi.)
Sen benim esrarım,sen yok(sul)luğum,sen ahım,sen garipliğim,sen benim inşirâhımsın.

Kalabalıklar içinde yalnızlığı acıya buladım gezdim biçâre.   
Kirletilmiş hecelerin arasında kayboldu adın bazen,an oldu kaldım divâne.
Ve utandım adın başlara tâç iken.
İnfak ettim nefsi diyerek çıkıp gel(e)medim huzuruna.
Bu mağlubiyetin sonu şu demdeki halim oldu bak hanem günahla dolu geldim kapına.

Gayri bildim ben kendimi, ne olur kapından geri gönderme beni.
Maşukun sırrıyla aşık örtülü, sağ olan maşuktur aşık bir ölü.(Mesnevi.)
Sır oldum Ey Yar!
Kayboldum, ben dahi kendimi kendimde bulamazken gel de beni çıkar benliğimden.

Can benden çıktı artık kana boyandı.
Bir hançer yarası sırtında yangın yerinde ateşe bulandı.
Ben bu yolda yandım da pişemedim.
Kâr ed(e)medim, amelim yetmedi huzuruna gelmeye ve sana hakkıyla eremedim.
Ben yandım da felekler de yandı ey yar!.

Sesime bir ses sun, ruhumda hazan, dışarıda bahar..
Bir nazar ediver bu can aşkından yanar da yanar…
Bir selam;

Bir nida;
Bir meram
Ey yar…

Şemsettin ÖZKAN
19.05.2025 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-ilimdunyasi.com (Sümeyye adlı kişinin “Yandım Ey Yar” adlı yazısından alıntı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir