(Toplumsal İlişkiler 1760)
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَرِثُوا النِّسَٓاءَ كَرْهاً وَلَا تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُوا بِبَعْضِ مَٓا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اِلَّٓا اَنْ يَأْتٖينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوف فَاِنْ كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـٔاً وَيَجْعَلَ اللّٰهُ فٖيهِ خَيْراً كَثٖيراً
“Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkışmanız (sizden boşanmak istediği halde, sadece malından yararlanmak için yanınızda tutmanız veya cahiliye alışkanlığıyla; ölen yakınlarınızın dul kalan hanımlarını “miras malı” sayıp, keyfinizce tasarruf etmeye çalışmanız) helâl değildir. Apaçık (şahitli ispatlı olarak) ’çirkin bir hayâsızlık’ yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin (mehirlerinizin ve hediyelerinizin) bir kısmını giderip (geri almanız) için, onlara baskı yapmanız da (helâl değildir). Onlarla güzellikle ve iyilikle geçinin. (Kadınlarla güzel geçinmeyi, kusurlarını hoş görmeyi ve onlara eziyet ve hakaret etmemeyi Kur’an istemektedir.) Şayet onların (bazı tavırlarından) hoşlanmazsanız (ve huysuzluk yapıyorlarsa sabredin;) belki bir şey hoşunuza gitmeyebilir ama Allah onda birçok hayır takdir etmiştir (de siz farkına varmamışsınızdır).” (Nisa/19)
Kime ait olduğu yazmayan bir sosyal medya paylaşımında; “kadına dal verirsen ağaç eder, ekmek verirsen aş eder, ev verirsen yuva eder, sevgi verirsen başına taç eder” denilmesi, kadın için söylenen veciz ifadelerdendir.
Hz. Ali (r.a) efendimizin; “yoğun koşuşturmalar içinde eve gittiğimde, Fatıma’nın yüzüne baktığım andan itibaren bütün dertlerimi unutuyorum” sözü eşine sevgi verdiğinin karşılığında da eşinin O’nu başına taç ettiğinin bariz bir göstergesidir. Matematiğe benzer aşk, layık olmayana verirsen verdiğin değer de yanlış çıkacaktır. Ardışık sayılar gibi dertlerle boğuşan bir erkeğin kalp üçgeninin iç açılarının toplamı altın orana sahip saliha bir hanımı gösteriyorsa, o evliliğin altın oranın fi sayısı (1.618) gibi özel ve nadide olduğunu düşünüyorum. Bir bakıma tüm çocuklar bangır bangır; “baba annemi sev” diyor. Çünkü kadın mutluysa, o evlilik de mutludur.
Kadın, erkeğe eş, yoldaş,ana, sevgili ve yar. Kimine göre nefis, kimine göre nefes. Kimine göre insanı günaha sokan, kimine göre günahtan koruyan. Kim ne derse desin kadın dünyayı güzelleştiren, Hz. Adem’in yalnızlığını gideren… Kadınlar verdiğin yemekle değil, gösterdiğin sevgiyle doyarlar. Harcadığın paralarla değil, gösterdiğin sevgiyle güzelliklerine güzellik katarlar. Aldıkları solukla değil, verdiğimiz güvenle yaşarlar. Rum suresi, 21. ayette huzur veren karşı cinsten eşimizdir onlar; “O’nun işaretlerinden biri de, sizi cezbeden kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranıza sevgiyi ve şefkati yerleştirmesidir: bunda, kuşkusuz, düşünen insanlar için dersler vardır.” Peygamberin kesin emridir erkeklere, onlara iyi davranmamız: “Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı olan (iyi davranan)dır.”(Müslim,Birr/149) Zirve yapmış nice kadınlar, anneler var. Zaten kadının en önemli özelliği anne oluşudur. Kadınların en hayırlılarını anlatmaya kalksak ayrı bir yazı konusu olur. Örneğin bazı ayetlerde melekler Hz. Meryem’i diğerlerinin arasından Allah’ın seçip üstün kıldığını söylerler bize. Hz.Hatice, Hz. Fatıma, Hz. Asiye gibi üstün şahsiyet abidelerini de sıralayabiliriz.
Anadolu kadını da gerçekten iyi bir anne, eş olarak özel bir yere sahiptir. Bakınız Erdem Bayezit “sana bana vatanıma ülkemin insanlarına dair” adlı şiirinde şöyle anlatır onları:
Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.
Şemsettin ÖZKAN
21.04.2025 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com