PARÇALARI KAYBOLMUŞ PUZZLE GİBİ ARTIK İNSANLAR KİMİNİN RUHU KİMİNİN BEYNİ VE ÇOĞUNUN BİR KALBİ YOK

   (Toplumsal İlişkiler 1754)

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِي النَّاسِ لِيُذٖيقَهُمْ بَعْضَ الَّذٖي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ  

“Kur’an ışığından yüz çeviren insanlığın kendi eliyle yaptığı kötülükler yüzünden, hem toplumsal, hem de doğal denge bozularak, karada ve denizde haksızlık, adâletsizlik, kan, gözyaşı, dünya savaşları, nükleer felâketler, aşırı silahlanma, çevre kirlenmesi, uyuşturucu, alkol, cinsel sapıklıklar, terör ve anarşi gibi her türden fesat ve bozgunculuk ortaya çıktı. İşte Allah, yaptıklarının bir kısmını onlara daha bu dünyada böylece tattırıyor ki, bu gidişin yanlış olduğunu anlayıp yeniden Kur’an’a dönsünler.” (Rum/41) 

Chuck Palahniuk; “parçaları kaybolmuş puzzle gibi artık insanlar. Kiminin ruhu, kiminin beyni ve çoğunun bir kalbi yok” derken, tabiri caizse insanlığın şirazesi kaymış halini gözler önüne serer.

             Nasıl ki, yapbozların (puzzlenin) parçalarından bir kısmı kaybolmuşsa, o resmi artık tamamlayamıyorsak, insanlığın da çivisi çıktığından tam, orijinal bir insana rastlayamıyoruz. Sıkıntı çok büyük. Yeryüzünün orijinal halifesi ortalarda yok. Evet cismi var ama kendisi yok maalesef.

             Çağımızda “insanlık çok ilerledi, artık gözükmüyor,” ya da “bugün de insanlık para karşısında değer kaybetti” benzeri sözler duyduğumuzda öyle pek fazla şaşırmıyoruz artık. Niye? Çünkü insani, ahlaki olan ne varsa çarçabuk tüketiverdik de ondan. Bu yüzden insan olmak lükse kaçıyor. Mum yakıp insan arıyor Diyojen daha milattan önce bilmem kaç yılında… Demekki insan olmak zor zenaat iş. 

            “Korkuyoruz… Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz,” derken Oğuz Atay haksız mı? Seversiniz sevmezsiniz, Freud “insanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir” dediğinde, insanın kalbiyle yüreğiyle de ilişkisini kestiğini mi anlatıyor? İnsanların tecrübe, tecrübe deneyim, deneyim diye tutturup, anlattıkları yavaş yavaş sevmekten, insan olmaktan uzaklaşma, güvensizliğe, septizme (şüpheciliğe) yelken açma operasyonu mu? O halde bir daha sevmeyecek miyiz? İnanmayacak mıyız insanlara?

            İnsan olmak başka, insanoğlu olmak başka. Aralarında dağlar kadar fark var ama çok az kişi bunu anlar. Hayatın içinde her şey olabilip de, insan olamamak nasıl bir şey acaba? Hemen söyleyelim, çok kötü bir şey. Berbat bir durum. Hani hep hayata dair serzenişlerde bulunuyoruz, verip veriştiriyoruz ya, şimdi durum tersine dönmüş oluyor. Biz bu güzelim hayata kazık atmakla yoldan çıkmış oluyoruz insanlıktan çıkmakla. 

           “Hepimiz insanız diyorlar. Hepimiz insan değiliz, hepimiz beşeriz. Aramızdan bazılarımız insandır” diyen İsmet Özel, insanların çoğunun beşer olduğunu, sadece içlerinden bazılarının insan olduğunu söylemekle, haksız da sayılmaz hani. “Usta ölmeden önce bir oyun öğret, insan olayım” derken de aynı şeyleri söyler. İnsan modellerinin azlığından yakınır. Henüz insanlık yolunda bir aşama kaydedemediğimizi anlatır. “Sen benim dünyada ünümü hiç duymadın mı? Ben bir hiçim hiç” diyen Hz. Mevlana gibi mütevazı, kibir ve gurura kapılmadan, insan olmanın doruklarında gezinen, kaç kişi var aramızda? Daha doğrusu, orijinal insan olarak kalabilen kimler var aramızda? El kaldırsın lütfen.

Şemsettin ÖZKAN
15.04.2025 KONYA

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir