(Toplumsal İlişkiler 1688)
اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
“Onlar, Rab’lerine yürekten iman eden ve Allah’ın öğüt ve uyarılarla dolu Zikri ve en büyük mûcizesi olan Kur’an sayesinde akılları ve kalpleri doyuma ulaşan, huzura kavuşan kimselerdir. Onlar, Kur’an’dan daha açık, daha ikna edici bir mûcize olamayacağını bilen ve kalpleri ancak onunla tatmin bulup sükûnete kavuşan kimselerdir. Şunu iyi bilin ki, kalpler ancak Allah’ın Zikri ve en büyük mûcizesi olan bu Kur’an sayesinde şüphelerden arınır; inkâr ve nifak hastalılarından, ruhsal çalkantılardan kurtulur ve gerçek anlamda mutluluk ve huzura kavuşabilir! Allah’ı zikreden, O’nu duyumsayan gönüller, varlık âleminde yalnız olmadıklarını bilir, dâimâ O’nun yakınında ve himayesinde, güvence içinde olduklarını hissederler. Allah’ın zikriyle, O’nun gönderdiği Kur’an mûcizesiyle doyuma ulaşmayan kalplerin, başka bir şeyle huzur ve itmînân bulmasına imkân yoktur!” (Rad/28)
Bazen hüzün yoklar bizi, bazen de mutluluk uğrar kapımıza. İkisi de misafirdir hanemize. Biri gelir biri gider. Hüzne de mutluluğa gark olsak; “Bu da geçer ya Hu!” deyip hayat yoluna devam etmeli değil mi insan?
İnsanoğlunun tarih boyunca en çok kafa yorduğu temel kavramların başında gelir mutluluk. Mutluluk sözlükte; bütün özlemlere, bütün isteklere eksiksiz bir biçimde ve sürekli olarak erişilmekten duyulan kıvanç durumu veya bir istek ya da özlem, yerine geldiğinde duyumsanan sevinç olarak tanımlanır.
Kimi balık tutarken, kimi sevdiğini görünce, kimi mutluluk hormonu salgılanınca mutludur. Allah’ı bilmek, O’na sığınmak ve O’na ram olmaksa bambaşka bir teselli kaynağı… Müthiş bir duygu anaforu bu! Sanki bütün huzur ve mutluluk bu iklimde toplanmış gibi.
Başkalarının mutluluğundan kendine pay çıkaran insanlar mutluluğun zirvesine çıkanlardır. Sadece ve sadece Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için (Allah rızası için) birilerini mutlu ederler. Hiçbir menfaat gözetmezler.
Tolstoy; “mutluluk yaşadığın hayat tarzında değil, hayata bakış tarzındadır” sözüyle, mutluluğu kafamızda kurgulamamız ve ona göre bir tutum ve tavır almamıza bağlı olduğunu söyler. İnsanın hayat tarzı ne olursa olsun, bunun mutluluğa bir katkısı olmadığını asıl meseleyi kafamızda bitirmekle çözebileceğimizi anlatır. Yani bakış açımızla.
Aşk ehli değilsen mutlu da değilsindir. Aşk ehliysen sitemleri, zırlanmaları, dırlanmaları bırak! Serzeniş cahili olma!
Seviyorsanız………………ifade edin.
Kalpleri……………………….fethedin.
Nefsinizle……………………inat edin.
Herkese………………………tebessüm edin.
Halinizden…………………..şikayet etmeyin.
Hayatınızı…………………….mahvetmeyin.
………………………………………………………………….
Hz. Şems der ki; “Aşk ehliysen sitemin cahili olma! Özledim diyorsun son mektubunda…Sadece özledim sözü mü var yanık yüreğinde?
Mevlana hazretleri de, şöyle der: “Eğer bir gün büyük bir derdin olursa, Allah’a dönüp; ‘benim büyük bir derdim var deme!’ Derdine dönüp; ‘benim büyük bir Rabb’im var de!”
İşte mutluluğun sırrı budur. Yani “bakış açını değiştir ve mutlu ol” şu iki günlük dünyada. Yoksa işin içinden çıkamazsın. Sadece fakir olanlar değil, zenginlerin içinde de var mutlu olamayanlar. Hem de; “parayla saadet olmaz” şarkısını söyleyerek.
Şemsettin ÖZKAN
08.02.2025 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-1000kitap.com
5-suskunduvar.com