HAK YEMEK SOL ELLE YEMEK YEMEK KADAR DİKKAT ÇEKMEDİ BU ÜLKEDE

(Toplumsal İlişkiler 1517)

وَلَا تَأْكُلُٓوا اَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ وَتُدْلُوا بِهَٓا اِلَى الْحُكَّامِ لِتَأْكُلُوا فَرٖيقاً مِنْ اَمْوَالِ النَّاسِ بِالْاِثْمِ وَاَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
“Birbirinizin mallarını, paralarını aranızda haksız, meşrû olmayan sebeplerle yemeyin. Bile bile günaha girerek insanların mallarının, paralarının bir kısmını yemek için hâkimlere, idarecilere, hükümetlere, iktidardakilere mallarınızı rüşvet olarak vermeyin. Bu tür malları alarak başkalarına zulmettiğinizi bile bile bunları yapmayın.” (Bakara/188)

İsmet Özel; “hak yemek, sol elle yemek yemek kadar dikkat çekmedi bu ülkede” diye hayıflanmakta o kadar haklıdır ki, kul hakkına girmenin çirkinliği, ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Elbette sol elle yemek de yememeliyiz. Ancak kul hakkı yanında sol elle yemek, devede kulak kalıyor. 

           İnsanın üzerinde Allah’ın hakları olduğu gibi kulların da hakları vardır. Cenâb-ı Hak her insana bir takım haklar ve nimetler bahşetmiştir. Bunlara yönelik yapılan bir haksızlık, karşılıksız kalmaz ve cezayı îcâb ettirir. Meselâ, birinin canına ve malına zarar vermek, şeref ve haysiyetini lekelemek, şakayla da olsa üzmek ve korkutmak, aldatmak, rüşvet alıp vermek, borcunu geciktirmek, lüzumsuz yere vaktini almak gibi hususlar hep kul hakkını ihlâl etmektir.

          Nitekim yukarıda söz konusu ettiğimiz ayet bu hususa değinmektedir. Kul hakkına riayet edilmesi ivedilikle isteniyor.

 Kul hakkı yemenin en tehlikeli çeşidi de, devlet ve vakıf malı gibi âmmenin ortak hakkı olan şeyleri haksız yere gasbetmek ve uygunsuz bir şekilde kullanmaktır. Bu haksızlık, ferdî haklara göre daha tehlikelidir. Zira sonunda pişman olunsa bile bütün hak sahiplerinden helâllik olmak mümkün değildir.

Kul hakkı konusunda ümmetini uyaran Allah Resûlü (sallâllâhu aleyhi ve sellem) bir gün ashâbına:
“- Müflis kimdir, biliyor musunuz?” diye sormuştu. Onlar:
“- Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir” şeklinde cevap verdiler. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu:
“- Şüphesiz ki ümmetimin müflisi şu kimsedir: Kıyamet günü namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelir. Fakat şuna sövdüğü, buna zina isnâd ve iftirasında bulunduğu, şunun malını yediği, bunun kanını döktüğü ve şunu dövdüğü için iyiliklerinin sevabı şuna buna verilir. Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilir ve netîcede Cehenneme atılır.” (Müslim, Birr 59; Tirmizî, Kıyâmet 2; Ahmed, II, 303, 324, 372)

Şemsettin ÖZKAN
21.08.2024 KONYA

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-islamveihsan.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.