PADİŞAH-I ALEM OLMAK BİR KURU KAVGA İMİŞ BİR VELİYE BENDE OLMAK CÜMLEDEN ALÂ İMİŞ

(Toplumsal İlişkiler 1513)

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقٖينَ “Ey iman edenler! (Her konuda) Allah’tan korkun (Kur’an’ın ve Resulüllah’ın yoluna uyun) ve (Hakk davasında sağlam duran) doğru (sadık)larla birlikte olun (ki iman; Hakka tarafgirlik ve davaya sadakattir).” (Tevbe/119)

Yaşadığımız şu dünya hayatı gelip geçici değil midir? Bugün var yarın yokuz. Nice sultanlar baktı geçti dünya penceresinden. Hiçbir şeylerini götüremediler yanlarında. Ama bir veliye bende olan (bağlanan) sultanlar hem dünyalarını hem de ahiretlerini ihya ettiler. 

            Yavuz Sultan Selim Han der ki; “padişah-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş/ bir veliye bende olmak cümleden alâ imiş.” Yani; “(Anladım ki) cihan padişahı olmak (çabası) bir boş kavgadır. Hepsinden iyisi, bir Allah dostuna bağlanmak imiş” demek ister.

            Osman Nuri Topbaş Efendi, “Bir Veliye Bende Olmak” adlı yazısında muazzam tesbitler yapar:
“Fatih Sultan Mehmed Hân’ın, İstanbul’u fethettiği gün etrafındakilere:
“- Bende gördüğünüz bu sevinç ve huzur, yalnız bu kalenin fethinden değil; Akşemseddîn gibi aziz ve mübarek bir Allah dostunun benim zamanımda ve benimle beraber olmasındandır…” buyurması, dikkate şâyandır. 

          Yine Hazret-i Mevlânâ buyurur ki:
“- Hak dostu bir velînin kölesi olmak, padişahların başlarına taç olmaktan çok daha iyidir.”

          Zira pâdişahların başındaki taç, bir müddet ihtişam içinde saltanat sürse de neticede fânîliğe mahkûmdur. Fakat bir Hak dostuna yâr olanların, hikmet dolu îkaz ve irşadlarla nâil olacakları saâdet ve saltanat ise ebedîdir.                                                

          Mevlânâ Hazretleri bu hakîkati şöyle ifâde eder: “Allah ile bulunmak, Allah ile beraber oturmak isteyen kişi, Allâh’ın dostları olan velîlerin huzûrunda otursun. Velîlerin huzûrundan uzaklaşırsan, onları ziyarete gidip duâlarını, sevgilerini kazanmazsan, hakîkatte Allah’tan uzaklaşmış olursun.”

          Bu hikmete binâen büyük İslâm âlimi Ebû Hanife Hazretleri, ilim ve feyz aldığı hocalarından biri olan Hammâd’a o kadar çok muhabbet ve hürmet göstermiştir ki, onun evinin bulunduğu tarafa doğru aslâ ayaklarını uzatmamıştır.                                                        

          Şanlı ecdâdımız da hikmet ehli âlim ve ârifleri dâimâ baş tâcı etmiş, onların duâ, himmet ve öğütlerinden istifadeye gayret göstermiştirler. Meselâ Osman Gâziʼnin etrafında bir Şeyh Edebali Hazretleri, Yıldırım Hânʼın yanında Emir Sultan Hazretleri, Fatih Sultan Mehmed Hânʼın yanında Akşemseddin Hazretleri, Sultan Ahmed Hânʼın yanında Hüdâyî Hazretleri ve daha niceleri; madde ile mânâ, dünyâ ile ukbâ arasında muhteşem bir denge unsuru olmuş, onların kalplerine âdeta bir istikâmet aşısı yapmışlardır.

Şemsettin ÖZKAN
17.08.2024 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-osmannuritopbas.com (Bir Veliye Bende Olmak) adlı yazısından alıntı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.