AH!… ÖLEN ÖLENE İÇİMİZDE VE DIŞIMIZDA

(Toplumsal İlişkiler 1510)

قَدْ اَفْلَحَ مَنْ زَكّٰيهَاۙ “Onu (nefsinin kötü arzu ve alışkanlıklarını) temizleyip terbiye eden felaha (huzura ve kurtuluşa) erişmiştir.” (Şems/9)

Dışımızda ölenleri anladık da, içimizde ölenler de neyin nesi? Üstad Sezai Karakoç; “ah!… Ölen ölene, içimizde ve dışımızda” derken asıl anlatmaya çalıştığı içimizde ölenlerdir.  

            Mümin Sarıkaya dillerden düşmeyen o unutulmaz harika eseri mısralarda ve notalarda şöyle dillendirilmiştir; 

Ben yoruldum hayat, gelme üstüme
Diz çöktüm dünyanın namert yüzüne
Gözümden gönlümden düşen düşene
Bu öksüz başıma gözdağı verme
Gözümden gönlümden düşen düşene
Bu öksüz başıma gözdağı verme.

Ben yanıldım hayat, vurma yüzüme
Yol verdim sevdanın en delisine
O yüzden ömrümden giden gidene
Şu yalnız başımı eğdirme benim
O yüzden ömrümden giden gidene
Şu yalnız başımı eğdirme benim.

Ben pişmanım hayat, sorguya çekme
Dilersen infaz et, kar etmez dilime
Sözlerim ağırdır dokunur kalbe
Şu suskun ağzımı açtırma benim
Sözlerim ağırdır dokunur kalbe
Şu suskun ağzımı açtırma benim.

         Gönülden düşmekle, içinde ölmek, aynı şeydir. Kırgınlık vardır dostlara ve hayata. Bu yüzden eskisi gibi sevgisini ve sevgisini göstermeyi bırakır insan. Sevgisini bırakmasa bile sevgisini göstermeyi bırakır. Çünkü kırılmıştır. En yakınları, eş, dost, arkadaş çok iyi bildikleri onu hayal kırıklığına uğratmıştır.

        Bu yüzden ince ruhlu olmak zorundayız. Her şey incelikten kırılırken insan da kalınlıktan kırılıyor işte. Kendini temizleyip, terbiye edenlere ne mutlu!   

Şemsettin ÖZKAN
14.08.2024 GÜZELYALI

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-musixmatch

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.