DUYGULARIMI GÜNDÜZ OYALIYORUM GECE YÜZLEŞİYORUM

(Toplumsal ilişkiler 1477)

اِلَّا تَنْصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ اللّٰهُ اِذْ اَخْرَجَهُ الَّذٖينَ كَفَرُوا ثَانِيَ اثْنَيْنِ اِذْ هُمَا فِي الْغَارِ اِذْ يَقُولُ لِصَاحِبِهٖ لَا تَحْزَنْ اِنَّ اللّٰهَ مَعَنَاۚ فَاَنْزَلَ اللّٰهُ سَكٖينَتَهُ عَلَيْهِ وَاَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذٖينَ كَفَرُوا السُّفْلٰىؕ وَكَلِمَةُ اللّٰهِ هِيَ الْعُلْيَاؕ وَاللّٰهُ عَزٖيزٌ حَكٖيمٌ 
“Siz Ona (Peygambere ve Hakk Dava Önderine) yardım etmezseniz (zararlı çıkan siz olacaksınız, çünkü) Allah Ona zaten ve kesinlikle yardım etti (ve edecektir). Hani o zaman kâfirler, (Hz. Ebubekir’le) ikiden biri (Kelime-i Tevhidin ikinci iman gereği ve “Muhammedün Resulüllah” gerçeği) olarak Onu (Mekke’den) çıkarmışlardı da; o ikisi mağarada (ve kıstırılmış durumda) oldukları sırada arkadaşına şöyle diyordu: “Hüzne kapılma (ve sakın endişe duyma, çünkü), elbette Allah bizimle beraberdir!” Böylece Allah Ona ’huzur ve güvenlik duygusunu’ indirmişti, Onu sizin görmediğiniz ordularla desteklemiş, inkâr edenlerin de kelimesini (inkâr sözlerini ve küfür-sömürü sistemlerini) ise aşağı ve bayağı (konuma) getirmişti. Allah’ın kelimesi (Kur’an kelâmı ve ahkâmı) ise, en yücedir (ve kıyamete kadar geçerlidir). Allah Üstün ve Güçlüdür, Hüküm ve Hikmet sahibidir.” (Tevbe/40)

Kime ait olduğu yazmayan bir sosyal medya paylaşımında; “duygularımı gündüz oyalıyorum gece yüzleşiyorum” denmesi, dertlerin geceleyin insanı, hüzünden hüzüne garketmesine, çok güzel bir örnektir.

        Ömür biter yol bitmez, yol biter dert bitmez. Dertsiz insan mı var? Firavundan gayri. Geceler dertlilerin sıkıntılarla yüzleşme zamanıdır. 

        Geceleri ağırlamak kolay değildir öyle. Gecenin sırrına vakıf olmak gerekir herşeyden önce. Nazan Bekiroğlu; “gecenin sırrına mutlu uyuyanlar değil, mutsuz uyanıklar vakıf olur” demekle çok haklıdır. 

        Gece sır kapılarını yüreklerinde acı barındıranlara açıyor.  Bu yüzden olsa gerek gecenin sırlarına vakıf olanlar mutlu uyuyanlar değil, mutsuz uyanıklar erişebiliyor.Geceler uykudan çok uyanıklık içeriyor. Sevgili Peygamberimize mutlaka yapması emredilen teheccüt (gece) namazı, yukarıda geçen ayette Hz. Musa’nın geceleyin İsrailoğullarını denizi yarıp geçirme    operasyonu, Hz. Lut’un gecenin bir kesitinde kendisine inananlarla bulunduğu şehri terketmesi eylemleri, gecenin hiç de pasif bir uyku dilimi olmadığını, tam tersine aktif ve eylem yüklü olduğunu gösteriyor.                                                   

        Hasılı gecelerden korkulur. Karanlık bastığı zaman gecenin kötülüğünden Allah’a sığınmak da lazım. Gecelere ister olumlu manada yaklaşın, isterseniz olumsuz manada yaklaşın, ağırlamanın hiç de kolay olmadığının sanırım farkına varmışsınızdır.

       “Söylenilmemiş mısralar bilirim, hüzün dolu yağmurlu gecelerde,” derken haksız mı Ümit Yaşar Oğuzcan? Geceler ah o geceler; sevgilinin endamını daha güzel, düşmanı daha kuvvetli, dertleri daha büyük ve mutluluklarımızı da daha küçük gösteren geceler. Karanlığı daha koyu gösterip,  yıldızları parıl parıl parlatan geceler. Ah geceler ah geceler, karartmışsınız  gözlerinizi yine, belli ki hırpalayacaksınız gönlümü iyicene…  Geceye seslenir Hz. Şems de;“uzan uzanabildiğin kadar ey gece! Şimdi dolunay uykudadır.” Gece ve gündüz aynı anda yaşanır dünyanın bir yerlerinde. Ama herkesin karanlığı da farklıdır aydınlığı da…

        Hasılı insan, payına düşen acıyı ertelememeli. Rabbinin ona verdiği kendisiyle yüzleşme fırsatlarını yok etmeye çalışmamalıdır. Yüzleşerek teselliyi bulmalıdır. Carl Gustav Jung’un ifadesiyle; “akıl hastalıklarının birçoğunun temelinde meşru acıları yaşamayı reddetmek yatar.”

        Gündüzleri duygularını, geceleri yüzleşmek üzere oyala. Çünkü Cesare Pavese’nin dediği gibi;“bir şeyden onu görmezden gelerek değil, ancak onu yaşayarak kurtulabiliriz.”   

Şemsettin ÖZKAN
12.07.2024 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.