ŞÜKÜR NİMETİ DEĞİL NİMETİ VERENİ GÖRMEKTİR    

(Toplumsal İlişkiler 1197)

قَالَ الَّذٖي عِنْدَهُ عِلْمٌ مِنَ الْكِتَابِ اَنَا۬ اٰتٖيكَ بِهٖ قَبْلَ اَنْ يَرْتَدَّ اِلَيْكَ طَرْفُكَؕ فَلَمَّا رَاٰهُ مُسْتَقِراًّ عِنْدَهُ قَالَ هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبّٖيࣞ لِيَبْلُوَنٖٓي ءَاَشْكُرُ اَمْ اَكْفُرُؕ وَمَنْ شَكَرَ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهٖۚ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ رَبّٖي غَنِيٌّ كَرٖيمٌ
(Ama) Kendi yanında kitaptan (mucizevi yüksek teknoloji)
 ilmi (ve ışınlama yeteneği) olan (İlahi ikrama=keramet lütfuna mazhar şahsiyetlerden) biri: “Ben, gözünü açıp (henüz)
kapamadan(önce) onu sana getirebilirim” demişti. Derken 
(Süleyman) onu (tahtı) birden kendi yanında durur vaziyette görünce: “Bu Rabbimin fazlındandır, O’na şükredecek miyim, yoksa nankörlük mü edeceğim? diye beni denemekte olduğu için (bu olağanüstü olay gerçekleşti). Kim şükrederse, artık o kendisi için şükretmiştir, kim de nankörlük ederse, gerçekten benim Rabbim Ğaniy (hiçbir şeye ve kimseye ihtiyacı olmayan)dır, Kerim olandır” diyerek (Allah’a teşekkür etmişti).” (Neml/40)

Şükür, nimeti verenin adını ortaya dökerek onu anmak değil midir? Yüce Mevla çeşit çeşit nimetlerle bizi donatmış, O’na bir teşekkürü çok mu görüyor insan?

           Burada enterasan bir durum daha var. İnsan ne hikmetse nimetleri görüyor da asıl nimetleri bize ihsan edeni yani yüce Yaratan, Rezzak (rızıkları verenAllah’ı) görmüyor burası çok ilginç. Rızkı patron veriyor zannediyor. Ne bileyim doğa veri- yor sanıyor. O, bu, şu falanca filanca veriyor sanarak nimetleri görüyor ama nimetleri vereni görmüyor maalesef. Şeyh Şibli hazretleri der ki; “şükür nimeti değil nimeti vereni görmektir.”

          Şükür etmek yani teşekkür etmek… Neye şükretmek, elbette ki Allah’a. Niye şükrediyoruz? Bize verdiği sayısız nimetten dolayı. Yani şükretmekle Allah’ın varlığını birliğini de dile getirmiş oluyoruz. Halbuki küfretmek öyle değildir. Küfürde Allah’ın varlığını birliğini inkar etmek, yok saymak yani gizlemek vardır. Bu yüzden küfür ile şükür birbirine zıddır. Küfürden yana değil şükürden yana olmak elzemdir.

           Hz. Şems-i Tebrizi der ki; “şükür etmedikten sonra dünyaları yesen ne fayda? Şükür ile başladıktan sonra bir kuru ekmek değmez mi dünyalara?” Yani şükür mutluluğa giden yolda en tılsımlı kelimedir. Çünkü var olanla insanın yetinmesi ve memnun olması söz konusudur. Yaratıcı ile iletişim kurma vardır. Kahretmek, acizlenmek yoktur. Medeniyete, uygarlığa giden yoldur teşekkür etmek. Sevgili Peygamberimiz “insanlara teşekkür etmesini bilmeyen Allah’a da şükredemez” buyururken vurgulanan da aynı şeydir. Kibar zarif olmak ve ne yaptığını bilmek nimetin izharı yani iyiliğin yapanı unutmamak, kıymet, değer vermek. Karşısındakini insan yerine koymak. Şükredince de Allah’ı sonsuz nimetlerinden ötürü asla unutmamak.

Şemsettin ÖZKAN

06.10.2023 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-suskunduvar.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.