SUSKUNLUK YARANIN KANAMASIDIR SUSKUNLUK DÜNÜNÜ ÖLDÜRMENİN YASIDIR SUSKUNLUK İNSANIM DİYENLERİN SAHTELİĞİNE LAL KALINMASIDIR

       (Toplumsal İlişkiler 1179)

فَكُلٖي وَاشْرَبٖي وَقَرّٖي عَيْناًۚ فَاِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ اَحَداًۙ فَقُولٖٓي اِنّٖي نَذَرْتُ لِلرَّحْمٰنِ صَوْماً فَلَنْ اُكَلِّمَ الْيَوْمَ اِنْسِياًّۚ
“Artık (bu İlahi ikramları) ye, iç; gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan (ve senin nasıl gebe kaldığını sorarlarsa) de ki: “Ben Rahman (olan Allah)a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım.” (Meryem/26)

Suskun yani hiç konuşmama hali. Mezarlara dahi suskunlar diyarı anlamına ‘hamuşan’ derlerdi Mevleviler.

           Hz. Mevlana suskunluğu en iyi tanımlayıp betimleyenlerdendir. Şöyle der bu konuda; “suskunluk yaranın kanamasıdır. Suskunluk dününü öldürmenin yasıdır. Suskunluk ‘insanım’ diyenlerin sahteliğine lal kalınmasıdır.” susmuşların belli ki bir yerlerinde yaraları var zaman zaman kanıyordur işte. Dünü  harcamıştır onun matemini tutuyordur hamuş. Lakin en tehlikeli susuş zulüm ve haksızlıklar karşısında dilin lal oluşu.

           Susmak kötü mü? Hayır ne münasebet? Yerine göre  susmak ibadet bile. Konuşulacak yerde de haksızlık karşısında susan da dilsiz şeytana benzetilmiştir hadiste. Susarak cevap vermek. Erenlerin işi. Öyle kolay değil değerli dostlar bunu yapmak. Sükuti sohbet Hz. Şems-i Tebrizi’nin Mevleviliğin öğretilerini Hz. Mevlana’nın oğlu Sultan Veled’e öğretirken kullandığı bir usül.

           Öyle bir an gelir ki insan karşısındakine cevap verme ihtiyacı hisseder. Çünkü karşısındaki bunu anlayacak güç ve kudrette değildir. Susmak belki de daha evladır. Zaten her doğruyu her yerde söylemek bazı hallerde uygun olmayabilir.

           Hz. Mevlana’nın şu sözü bu konuda çok şey açıklar: “Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verecek cevabım var. Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım, adam mı diye.” Susmak bu söze göre asla ezilmişlik olarak telakki edilmemelidir. Aksine asaletli insanlar az konuşur çok susar. Adeta susarak konuşurlar. Onların susmalarında çok anlamlar gizlidir. Susmak bazen konuşmaktan hayırlıdır. Hani demiş ya atalarımız “söz gümüşse sükut altındır” diye. İşte onu kasdediyorum. Yani sadece diline birazcık sahip olmanın insanın önüne ne tür güzellikler sereceğini. Yoksa haksızlıklar karşısında susmaktan söz etmiyorum.

            Susacaksın da konuşmadığında içinde öfke kazanları kaynamamalı. Kibrinden de olmamalı bu susmak. Dedikodu, ve çekiştirmeyi kurgulayan bir susma da olmamalı, bu derin ses- sizlikler. Suçsuzu, günahsızı alt etmek için de olmamalı. Hz. Mevlana gibi “sevgiden başka bir tohum ekmeyiz bu toprağa” olmalı temel felsefe.

               Cahit Zarifoğlu gibi demelisin; “susuyor sessizce aşkla ilerliyorum.” Aşkla, sevgiyle olmalı herşey. Öyle ya aşk olmayınca meşk olur mu? Olmaz. Çünkü kişi öğreneceği işe karşı sevgi ve ilgi duymadan, içinde güçlü bir başarı isteği olmadan olumlu bir sonuç elde edemez.

           Susmak… En iyi üç nokta anlatır belki de susmanın önüne  konulduğu vakit. Şems-i Tebrizi; “Arza hacet yok, halim sana ayandır. Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandır. Söze lüzum yok, susuşum sana kelamdır. Kelama ihtiyaç yok, aşkım sana figandır.” demekle tüm bu susmalarım, bir eylemsizlik hali değildir aslında der. Sessizlik bir izahattır, susmalar birer sözdür. Aslında söze de gerek olmadığını sevgiliye olan sonsuz aşkının bir figan, yani acıyla inleme olduğunu anlatır bize. Böyle olunca susmak; ateşe su vermek gibidir. Faydalıdır. Bazen susmak vacip olur insana, sesini duyurabilmesi için.

         Öyle bir suskunluk ki bizimkisi, dışımız sükût, içimiz kıyamet sanki. Sözde bir mana varsa, sükûtta bin bir mana vardır. Dilim lal olmuş gönlüm buruk. Tek olan “O” bilir gönlümü, sükût içinde sükût…

       “Kalbe sözden çok sükûttan manalar akar” derken, Hz. Şemsi Tebriz-i haksız sayılmaz.

Şemsettin ÖZKAN

18.09.2023 GÜZELYALI

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-pixabay.com

4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir