(Toplumsal İlişkiler 1995)
ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُمْ مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ اَوْ اَشَدُّ قَسْوَةً وَاِنَّ مِنَ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الْاَنْهَارُ وَاِنَّ مِنْهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخْرُجُ مِنْهُ الْمَٓاءُ وَاِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللّٰهِ وَمَا اللّٰهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
“(Ey Beni İsrail ve tüm nankör ve hain kimseler!) Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı (kesildi). Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan (kendiliğinden akan) ırmaklar kaynamaktadır, (yer altında kayalık) öyle (sert toprak tabaka)ları vardır ki (kuyu eşmek ve artezyenle kırılıp) yarılır da, ondan sular çıkıp fışkırır, (o kayalardan) öyleleri de vardır ki Allah korkusuyla (aşağıya) yuvarlanır. Allah (ne tabiattaki olaylardan ne de sizin) yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir.” (Bakara/74)
Kalpler de yorulur. Dinlendirilmesi gerekir. Ta ki yeniden aşkla şevkle çarpabilsin. İnsanın kalbini yoran şeyler dünyaya fazla önem atfetmesinden başka ne olabilir ki?
İsmet Özel; “öyle yoruldum ki, yoruldum dünyayı tanımaktan” derken, maddeyle aşırı derecede aşina olmaktan, manayı anlamakta insanın zorlandığına dikkatlerimizi çekmek ister. İnsanoğlu gerçekten de dünyanın süsü püsü içinde kaybolup gitmektedir.
Yorulmak yani bitap düşmek, takatsiz kalmak ya da sarf ettiği çaba sonucu yorgun hale gelmekle insan bu dünyaya yaptığı yatırımlarla, onu yaptım, bunu yaptım diye saymakla çalışır, gayret gösterir bunun neticesinde de yorgun düşer.
Halbuki insanın başka uğraş alanları yok muydu? Vardı elbette, ama diğerlerini aksattı. Dünyayla çoklukla övünmek, altın, gümüş, para, kadın ve çocuklarla vb. diğer işleriyle iştigal etmesi, insanın ruhunu ihmal etmesi sonucunu doğurdu. Böyle olunca da insan fıtratından doğuştan kendisne verilen temel değerlerinden hasılı manasından uzaklaştı.
Bir şeyin manası yoksa şeklinin şemailinin ne önemi olabilir ki? Şeklen insan, ama anlamları olmayan bir hayvandan farksız bir canlının eşref-i mahluk olmasının anlamı da yoktur. Bazı filozofların insanı düşünen hayvan,(Aristo) konuşan hayvan, (Descartes) toplumsal hayvan(Platon), şüpheci hayvan(Septikler), sistematik hayvandır (Hegel), şeklinde benzetmeleri ve tanımlamaları da, insanı şirazesinden koparma gayretlerinin bir sonucudur. Ya da kendilerini böyle görmekten başka bir şey değildir.
Bu yüzden olsa gerek Gazzali; “zaman zaman kalplerinizi dinlendirin. Çünkü kalp sevmediği şeyleri yapmaya zorlanınca, körleşir” derken, ruhu, kalbi kuvvetlendiren şeylere yatırım yapılmasını önerir.
Gerçekten insanı cezbeden altın,gümüş, para, mal, mülk, makam, kadın, şehvet, hırs, tamah vb, gibi ruhu, kalbi öldüren şeylerden uzak kalınarak kalp ve ruh cilalandırılır, parlatılır. Bunlar kalbin ve ruhun değil bedenin istekleridir. Bunlar kalbi köreltir, ruhu hasta eder.
Şemsettin ÖZKAN
12.12.2025 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com
