YOLCUYUZ YOLDAYIZ AMA YOLUN NERESİNDEYİZ BİLMEYİZ ‘BİR’DEN GELİR ‘BİR’E GİDERİZ

(Toplumsal ilişkiler 1820)

اَلَّذٖينَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُصٖيبَةٌ قَالُٓوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ 

“Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler.” (Bakara/156)

Kime ait olduğu yazmayan, lakin Yunus Emre’ye ait olduğunu düşündüğüm bir sosyal medya paylaşımında; “yolcuyuz, yoldayız, ama yolun neresindeyiz bilmeyiz. Bir’den gelir, Bir’e gideriz” denmesi, bu dünyada geçici olduğumuzu, Allah’tan gelip, Allah’a döneceğimizin yalın dille en güzel anlatımıdır. 

                Mevlânâ’ya göre bu dünya, var gibi göründüğü halde aslî gerçekliği olmayan bir mutlak bir yokluk (adem-i mutlak), öte dünya ise yok gibi göründüğü halde gerçekte var olan mutlak bir varlıktır (hestî-yi mutlak). İnsan nefsanî ve cismanî bağlardan azat olarak bulunduğu ulvî ve latif bir âlemden, maddeye ve bedene hapsedilerek indirildiği süflî ve kesif bir âleme indirilmiştir. Bu yüzden insan varlığının asli unsuru olan ruh öte dünyaya, yani gerçek vatanına özlem duymaktadır. “Dünya, âhiretin tarlasıdır” hadisinde de işaret edildiği gibi dünya ve dünya hayatı, gerçekte, öte dünyada insanı bekleyen sonsuz bir saadetin veya azabın tohumlarının atıldığı ve meyvelerinin devşirildiği bir tarlaya benzemektedir.                   

               Mevlânâ; “bu dünya bir dağdır, bizim işimizse bağırmaktır; bağırmaların yankısı yine bize gelir” sözüyle, bunu dile getirmekte, bu dünyada yapıp ettiklerimizin karşılığının bir aksiseda gibi bize geri döneceğini, ne ekersek onu biçeceğimizi, nasıl yaşarsak öyle dirileceğimizi ifade etmektedir. Hz. Mevlana “Dünya süslü bir geline benzer. Herkese göz kırpar ama kimseyle evlenmez” derken de, insanın dünyadaki kısa serüvenine gönderme yapar. 

            Uğruna bocaladığımız şu dünya, Hz. Adem’in ceza olarak indiği diyar değil midir? Cennetten çıkarılıp yeryüzüne sürgün edildiği mekan değil midir?

             Anlayacağınız bu dünya bizim asıl yurdumuz değil! Gelip geçici olarak iskan edildiğimiz bir yerdir bu dünya. O zaman ona bu kadar çok değer atfetmek de neyin nesi? 

             A.Cahit Zarifoğlu; “burası dünya ne çok kıymetlendirdik. Oysa bir tarla idi, ekip biçip gidecektik”. demekle dünyanın gelip geçiciliğini, değersizliğini ama bir o kadar da ahirettte iyi ve kötü davranışların karşılığının devşireleceğine vurgu yapar.

            Dünyevileşmek, sekülerleşmek ya da vahşi kapitalizm ne derseniz deyin, asla bir Müslüman için tavsiye edilecek bir durum değildir. Lakin şunun bilincinde olalım; “yolcuyuz, yoldayız, ama yolun neresindeyiz bilmeyiz. Hay’dan geldik, Hu’ya gideriz.”

Şemsettin ÖZKAN
20.06.2025 İNEGÖL

KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-pixabay.com
4-suskunduvar.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir