(Toplumsal İlişkiler 1938)

وَلَمْ يَتَفَكَّرُوا مَا بِصَاحِبِهِمْ مِنْ جِنَّةٍ اِنْ هُوَ اِلَّا نَذٖيرٌ مُبٖينٌ
“Peki, Allah’ın Elçisini akıl hastası olarak göstermeye çalışan Mekke müşrikleri, çocukluğundan beri yakından tanıdıkları arkadaşlarında, delilikten eser görülmediğini hiç düşünmüyorlar mı? Bütün hayatı boyunca, parlak zekâsı ve üstün kişiliğiyle gönlünüzde taht kurmuş olan bir insanı, alışık olmadığınız bir mesaj getirdi diye nasıl delilikle suçlayabilirsiniz? Hayır, tam aksine o, ancak apaçık bir uyarıcıdır.” (Araf/184)
Haydar Yıldırım adlı sosyal medya kullanıcısının paylaşımı, beni yıllar öncesine götürdü. Neyzen Tevfik’in yıllar önce basılmış ancak şu anda basımı olmayan o kitabı Matematik öğretmeni arkadaştan alıp fotokopi ile çoğaltmış, kitap haline getirmiştim. Gelin görün ki, o kitabı yine Matematik öğretmeni olan arkadaşına, okuması için, vermiştim. Lakin bu arkadaştan, defalarca kitabımı istememe rağmen, vermedi. Müthiş bir kitaptı. Ben böyle bir kitap görmedim.
Biliyorsunuz Neyzen Tevfik, şiirlerinin çoğunu söverek yazmıştır. Kimse de ona karşı çıkıp, cevap verememiştir. Çünkü onu herkes meczup olarak tanıyordu. Halbuki o akıllı bir dahi delidir.
Neyzen Tevfik der ki; “yeryüzünde üç tip insan var; deliler, dahiler ve arada kalan ahmaklar.”Dahi içine susar, deli dışına kusar, ahmak ise olup biteni hesapsız, sorgusuz sindirip yutar.
Ahmaklar ne bu dünyanın, ne de ahiretin adamıdır. Rüzgarın yönüne göre yaşar. Ahmak için onu övsen de birdir, ona sövsen de. Ahmağın etrafı kalabalıktır ve o, kalabalıkların arasında olmayı sever.
Dahi aklının ucunda yürür, deliler ise dilinin ucunda taşıdığı uçurumun kenarında. Deliler ve dahiler yalnızdır. Yalnızlık en huzurlu mabettir. Yalnızlık yazılmaz yaşanır. Bir Neyzenin Neyzen Tevfik’in hiçlik hikayesidir bu anlatılanlar…
Mevzuyu Neyzen Tevfik’in deli gibi gözükse de onun bir dahi olduğunu gösteren bir hikaye ile bitirelim: Neyzen Tevfik nasıl olduysa İstanbul gençlerinin arasına düşmüş. Gençler halka oluşturup Neyzen’i ortaya alıp konuşturmak istemişler. Halkanın başındaki;
“- Arkadaşlar bugün herkes başından geçen bir aşk hikâyesini anlatacak,” demiş. Başlamışlar başlarından geçen aşk hikâyelerini anlatmaya… Kimi bir, kimi iki, kimi daha fazlasını anlatmışlar:
“- İşte benim başımdan şöyle bir aşk hikâyesi geçti. Böyle bir aşk geçti diye… Sonra lafı dolandırıp Neyzen’e getirmişler:
“- Sizin başınızdan bir aşk geçmedi mi?” diye. O da gayet rahat;
“- Geçmedi,” demiş. Gençler;
“- Olur mu? Bu yaşa gelmişsin bir aşk geçmedi mi başından?” deyince Neyzen;
“- Benim başımdan geçmedi dese de, gençlerden biri;
“- Olur mu? Benim başımdan üç tane aşk geçti. Öbürü beş tane geçti. Altı yedi” deyince Neyzen;
“- Sizin başınızdan geçmiş olabilir, ama benim BAŞIMDAN AŞK GEÇMEDİ. Tam tersine benim başıma bir girdi aşk Pir girdi, bir daha da o gün bugündür çıkmadı. Aşk sonsuzluktur, aşk erimektir, aşk yanmaktır, aşk kül olmaktır. Aşk Ney olup inlemektir. Neyin inleyişi de hep aşktandır,” demiş.
Şemsettin ÖZKAN
16.10.2025 GÜZELYALI
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-yandex.com
4-suskunduvar.com