(Toplumsal İlişkiler 1613)
لِكَيْلَا تَأْسَوْا عَلٰى مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَٓا اٰتٰيكُمْۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍۙ
“Elinizden çıkanlara üzülmeyesiniz, Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye geleceğinizi gizledik. Değilse Rabbiniz hakkınızdaki her şeyi bilmektedir. Rabbiniz Allah kendini beğenip övünen kimseleri sevmez.” (Hadid/23)
Kibirlenmek, böbürlenmek, kendini büyük görmek veya hava atmak her ne derseniz deyin, insanın böyle bir halet-i ruhiyeye sahip olması yüce Yaratacının hiç de hoşuna gitmez.
Hz. Ali efendimizin; “topraktan gelen insanın, toprak üstünde böbürlenip kibirlenmesi ne acı!” buyurmasında, murat edilen de bu olsa gerek. İnsan o kadar da kendini bir şey zannetmese, kendi hayrına olacak demektir. Zira topraktan gelmişsin yine toprağa döneceksin ama hava atıyorsun, büyüklenip caka satıyorsun. Bu hiç de hoş bir durum değil.
Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar. Bilmezler ki, onlar ötse de, ötmese de, yarın yine güneş doğacaktır. Bu ne biçim aymazlıktır ve böbürlenmedir ki, kibrin adeta kendi kendini aldatmacasıdır?
Şu kibir ve böbürlenme, insanlara tepeden bakma yok mu? Yüce Yaradan’ın en sevmediği davranışlardan biri. İblis’i Cennet’ten eden süfli amel. Gururundan tabiri caizse bir karpuz gibi ortadan çatlatann nahoş hareket.
Hz. Mevlana; “ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin. Kibiri bırak alçak gönüllü ol” derken, bizi adam olmaya, yani Hz. Adem (a.s) gibi davranışlar sergilemeye çağırır. Ne yaptı Adem babamız? O da İblis gibi günah işledi, lakin ondan hemen ayrıştı, işlediği hata ve günahtan, nedamet duyarak, tövbe ederek hemen aşk eri oldu.
Şeytandan insanın tek farkı da bu aşkı değil mi? İblis ne çekiyorsa aşksızlığından çekiyor zaten. Gerçek aşk erleri kibirli olmaz. Hz. Mevlana der ki; “kendini ne kadar büyük görürsen gör, bende sadece gözümün gördüğü kadarsın.” Hz. Pir kibir, üstünlük taslama, böbürlenme, kendini bir halt sanma konusunu çok işler. Bunların içinde en meşhuru eşek sidiğinin üzerindeki saman çöpüne konup kendini denizler fatihi zannetmesi hikayesidir.
Bir sinek, eşek sidiğinin üzerinde gezinen saman çöpünün üstüne kondu. Sonra bir gemi kaptanı gibi başını yukarı doğru kaldırdı. Ahmak, adi, süfli ve mütekebbir olanların hâli ve tavrı bu sineğe benzer. Sinek bir saman çöpünün üzerindedir, saman çöpü bir eşek sidiğinin üzerinde yüzmektedir. Sidik birikintisini okyanus, saman çöpünü gemi zanneden ahmak kendini kaptan gibi görmeye başlar. Bu da yetmez, bir de kafasını gururla yukarı doğru dikip pis hâlini âleme ifşa ve ilân eder. Bu başkaldırışta aslında ne kadar ahmak olduğunun ne kadar rezil bir durumda bulunduğunun ilanı vardır. “Şu benim azametime bakın” diyişinde eblehliği ve ahmaklığı dökülür ortaya.
Sinek :“ben bu denizin ve gemiciliğin mektebinde okumuş;
Epey müddet zaman ve emek harcamış adamım” diyordu.
Ahmak sinek aptalca gurur ve böbürlenmesi yetmezmiş gibi işi bir de yalancılığa dökmüştü. Bu yerlere kolay gelmedik, bir sürü emek ve zaman harcadık, ortaya aklımızı ve yüreğimizi koyduk, çalıştık, ilim tahsil ettik de öyle geldik bu mevkilere diyordu.
Şemsettin ÖZKAN
25.11.2024 KONYA
KAYNAKLAR
1-kuran.diyanet.gov.tr
2-kuranmeali.com
3-suskunduvar.com