SUSMAK; KİMİ ZAMAN ATEŞE SU, KİMİ ZAMAN DA ATEŞE RÜZGAR

(Toplumsal İlişkiler 153)


وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُص۪يبَنَّ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَٓاصَّةًۚ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ
“Bu çağrıyı kulak ardı ederek Allah yolunda mücâdeleyi terk ettiğiniz takdirde, yalnızca içinizdeki zâlimleri vurmakla kalmayacak, aksine, bütün toplumu kasıp kavuracak savaş, fakirlik, anarşi, ahlâksızlık, yozlaşma, ruhsal ve toplumsal çalkantılar… gibi bir felâketin sizi perişan etmesinden korkun; Allah’ın azâbının çok şiddetli olduğunu da bilin!” (Enfal/25)

Susmak… En iyi üç nokta anlatır belki de susmanın önüne konulduğu vakit. Şems-i Tebrizi; “Arza hacet yok, halim sana ayandır. Dile gerek yok, sessizliğim sana beyandır. Söze lüzum yok, susuşum sana kelamdır. Kelama ihtiyaç yok, aşkım sana figandır.” demekle tüm bu susmalarım, bir eylemsizlik hali değildir aslında der. Sessizlik bir izahattır, susmalar birer sözdür. Aslında söze de gerek olmadığını sevgiliye olan sonsuz aşkının bir figan, yani acıyla inleme olduğunu anlatır bize. Böyle olunca susmak; ateşe su vermek gibidir. Faydalıdır. Bazen susmak vacip olur insana, sesini duyurabilmesi için.

Ancak bilenlerin de susmaları, bilmeyenlerin gevzelikleri kadar kötüdür. Tabiri caizse ateşe rüzgardır bu susmalar. Haksızlıklar karşısındaki o susmalar birer dilsiz şeytana dönüşüverir. İnsanı o susmalar ateşi önüne katan bir rüzgara dönüşüverir de yakar geçer. Perişan eder insanı.

Yukarıda geçen ayeti iyi anlamak gerek. Zira toplumsal bir yasaya işaret ediyor. Kurunun yanında yaşın da yanması. Halbuki yaşın ne günahı var? Bir toplumda iyiliğin emredilmesi kötülüğün nehyedilmesi müessesesi çalışmıyorsa zalimlerin yanında bu kötülüklere karşı çıkmayanları da bu ateş rüzgarı arkasına alarak iyileri de yakacaktır. Bu kaçınılmaz bir gerçektir.

Bu ayeti Mevdudi, Tefhimü’l Kur’an adlı eserinde şöyle açıklar: “Toplumsal fitne” ile burada, sadece bireylerle sınırlı kalmayan ve aynı anda tüm toplumu saracak denli yaygın olan topluca işlenen kötülükler kastedilmektedir. Böyle bir durumda sadece günahkarlar değil, o günahları işleyenler arasında bulunanlar da Allah’ın azabına uğrarlar. Bu, böyle kötülüklerle çevrilmiş bir hayata katlanmaları nedeniyledir.

Bu konuyu açıklığa kavuşturmak için, bir şehri sağlık koşulları açısından ele alalım. Eğer pislik bir kaç yerde yaygınsa, bu pisliğin kötü etkileri sadece o bölge veya bölgelerde görülecektir ve sadece evlerini ve kendilerini temiz tutmayanlar bu pisliğin kötü sonuçlarından etkileneceklerdir. Fakat eğer pislik tüm şehre yayılmışsa ve onu engelleyecek ve sağlıklı koşulları tekrar geri getirecek bir kimse olmazsa, o zaman hava, su ve toprak da kirlenecek ve tüm şehirde salgın bir hastalığa neden olacak denli zehirli olacaktır. Tabii ki bu, pisliği yayanlarla ondan kaçınanları birbirinden ayırmayacak ve o çevrede yaşayan tüm insanları etkileyecektir.

Aynı durum ahlaki çöküntü, bozukluk ve müstehcenlik için de söz konusudur. Eğer bu kötülükler bazı kimselerde varsa ve bu iyi insanlar tarafından kontrol altında tutuluyorsa, bunların kötü etkileri sadece onları işleyenlerle sınırlı kalacaktır. Diğer taraftan eğer toplumun vicdanı, kötüyü baskı altında tutamayacak denli zayıfsa ve günahkar, ahlaksız ve sapık insanlar kötülükleri açıktan işleyecek denli cesaret sahibi olabiliyolarsa, işte o zaman bu fitne bir ahlaksızlık salgını haline gelmiş demektir. Böyle olduğundan da kendi iyiliklerini muhafaza eden ve yaygın kötülüklere karşı edilgen bir tavır gösterenler dahil, azaptan kurtulamazlar. Çünkü onlar bu salgın hastalığı durdurmak için hiçbir çaba göstermemişlerdir.

Bu şekilde Allah müslümanlara, Hz. Peygamber’in (s.a) gönderiliş amacı olan ve onun çağırdığı ideali oluşturan iyiliği emredip kötülükten sakındırma görevinin önemini anlatmaktadır: “Bu görevde hem birey, hem de toplum olarak rolünüz vardır. Eğer bu idealin gerçekleşmesi ve kötülüklerin yok edilmesi için samimiyetle çaba harcamazsanız, içinizden bu kötülükleri işleyen, onları yayan veya bireysel olarak bu kötülüklerden uzak bir hayat yaşayanlar arasında hiç bir ayırım gözetilmeksizin hepinizin azaba uğramasına neden olacak bir fitne salgını çıkacaktır.

Şemsettin ÖZKAN

01.11.2020 KONYA

KAYNAKLAR

1-kuran.diyanet.gov.tr

2-kuranmeali.com

3-sevdalara.net

SUSMAK; KİMİ ZAMAN ATEŞE SU, KİMİ ZAMAN DA ATEŞE RÜZGAR” için 1 yorum

  1. Siyasi figürler,kanaat önderleri, aydınlar ve yazarlar başta olmak üzere tüm toplumda en büyük eksiklik yazdığınız konu hakkında bir fikirleri olmaması daha kötüsü olduğu halde harekete geçmemeleri.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir